Doğruluk Tanımı
Doğruluk(en. truth): gerçeğe uygun olmaktır. Bununla birlikte: mantık, matematik, yasa gibi doğruluk biçimleri de vardır. Genellikle insan düşüncesinin gerçekle uyuşması, sözlerin olaylara uygun olması kast edilir. Güncel anlamda, kısaca: gerçeğe uygun anlamındadır. Mantık veya yasa gibi sistemsel doğruluklar da kendi içinde tutarlı bir gerçekliği ifade eder. Bir mantık doğrusu önermelerin kendi aralarında çelişki olmadığını belirtir. Yasal doğru da mantık gibi, yasal düzenin içinde, yasalarla çelişmeyen uygunluk durumudur. Genel bir doğruluktansa, öncüllerden hareketle, kendi kümesi içindeki gerçekliği belirtir. Bak: dmy.info/gercek-nedir
Doğruluk sözcüğü hakikat, dürüstlük ve adalet ile yakın anlamda kullanılmaktadır. Aynı zamanda Olgu(en. fact) ve gerçek(en.reality) ile yakın veya eş anlamda kullanılabilmektedir. Ne var ki bu ikisinin farklı anlamlara geldiği düşünülmektedir. Dil yapısının göreli esaslarına göre kesin bir şey söylemek güç. Ancak olgu, olayların dayandığı neden; gerçeklik, var olan şey anlamında sözlüklerde yer alır. Bu da bizi dilsel varlığımızı sorgulamaya götürür.
Dil ve Felsefe
Doğru sözcüğünün referansı kişinin dil dünyasıdır. Bu da dil yapısı içinde mümkün olan ve felsefenin ana sorunlarından birini oluşturan anlam sorununu meydana getirir. Sözcüklerin ne olduğunu kararlaştıramadığımız için, düşüncelerde de uzlaşamamaktayız. Aynı dili konuşsak da aslında birbirimizin dilinden anlamıyoruz. Bununla birlikte, ortak bir anlam bulamasak da, dilin yakın bölgelerinde buluşarak hayatımızı idame ettirmeye çalışıyoruz. Dilsel bir varlık olan insan, çevresine kendi dilinin dünyasında bakmaktadır. Herkesin adının farklı olması gibi, algısı da farklı. Bu yüzden bu site, dil felsefesinin kısa bir özeti gibidir. Tüm yazılara dilsel ayrımlarla başlamak bu yüzdendir. Bu yazının da büyük kısmı sözcüklerin tasnifine ayrılarak herkesin dil dünyasında ortak bir yerde buluşmak amaçlanmıştır. Bak: dmy.info/dil-felsefesi-nedir
Doğruluk Algısı
Çoğu zaman farklı anlamlara gelmesinin yanında, bir olayın doğru şekli de yorumlara sahiptir. Sözcükte uzlaşı olmaması bir yana, aynı olayda farklı doğruluk algısı olabilmektedir. Mesela kutlama yemeği için mavi renk elbise giymek mi daha doğrudur, sarı renk mi? Ya da bahçeye çam ağacı mı dikmek doğrudur, servi mi? Bunlar da günlük hayattaki olasılıkları değerlendirmede faydacı bir doğruluk algısına işaret eder.
Çoğu zaman, doğrunun kişisel bir anlama sahip olduğunu biliriz. Doğru sözcüğün bir gerçekten ziyade, bir desteği belirttiğinin farkındayızdır. Bir şeyi doğru olarak nitelemek, onun gerçekliğini değil, öznenin taraftarlığını belirtir. Bir şeyin doğru olması, öneren öznenin tarafına bağlıdır. Ancak bazen kesin doğrular söz konusu olmaktadır. Böyle doğrular var mıdır? Genel doğru nasıl olabilir?
Felsefe, ahlak, din alanlarında çok farklı doğruluk algıları vardır. Din, ahlak, yasa, bilim kesin doğruları hedefler. Bilimde ve yasada kesin doğrular olduğu varsayılmış ancak bunları düzenlemek mümkün kılınmıştır. Zamana göre mevcut paradigma değişse de, halihazırda bulunan düzenin kesin doğruluğu ile işler yürütülür. Dinde ise şüpheye yer yoktur. Dinin söylediği doğrudur. Dinin diğer bir özelliği de, diğerlerini yanlışlamasıdır. Doğruluk tanımının sorgulandığı yer ise felsefedir. Felsefe tüm doğruları sorgulayarak insan hayatının niteliklerini betimlemeye çalışır. Burada felsefe ile, farklı taraflardan bakarak doğruluk algısını çözümleyeceğiz.
Doğruluk Felsefesi
Felsefe tarihinde doğruluğun içeriğe göre değişen bir nitelik olduğu çokça savunulmuştur. Bu niteliği dil yapısında görebiliriz. Herhangi bir cümle kurduğumuzda, cümle olumsuz bile olsa, doğruluk değeri taşır. Bir cümle kurduğumuzda bunu bir doğru olarak ortaya atarız. Herhangi bir cümle bu niteliğe sahiptir. Dilin bu yapısı bize doğruluğun göreliliğini de anlatır. Mesela “hayat gariptir” ya da “bu yemek tuzludur” demek söyleyen öznede doğruluk değeri taşır. Ancak diğer bireylerde onaylanmayabilir. Ne var ki, bu önermeler yaşamın sürdürülmesi için birer doğru varsayımı biçiminde türemiştir. Dil ile kurulan tümceler varsayım olduğu bilinse dahi olumlayıcı yapıya sahiptir.
En genel doğruda ya da yanlışta bile göreli bir doğruluk değeri vardır. Şunu söylemeliyim ki: en genel doğru derken genellikle insanca düşünürüz. İnsanın dünyası ile doğruları sınırlarız. Halbuki insan bir organizmadır. Diğerlerince oluşturulmuş bir yapıdır. Parçalarımızı hesaba katmamak eğilimindeyiz. Bu bizi sınırlar. En büyük doğruları düşünelim. “Yaşam yaşanan şeydir” bundan daha büyük doğru yok gibi gelebilir. Ancak yaşamın tanımı bir yana, sözcüklerin ve özellikle de şey sözcüğünün içeriği tartışmalıdır. Bunları doğru saysak bile, insan için yaşanan şey diğer varlıklar için öyle olmayabilir. Bir hayvanın dünyasını anlayamadığımız için yorum yapmak güç. “Cansız” varlık dediğimiz varlıklar için bu yorum ne kadar geçerli olduğunu da sorgulamalıyız. Onlar da hayattadır ancak yaşamadıklarını söylüyoruz.
Matematik kesin doğruların bilimi olarak bilinir. Mathema ( μάθημα) Eski Yunanca: “öğrenilen, öğrenme” anlamına gelir. Matematik öğrenilen bir çalışmadır. Sayılar insandan bağımsız olarak var olabilir mi? Tüm matematik kuralları önce dil, sonra da dilin meydana getirdiği sayı varsayımları ile oluşmuştur. Bir kere, insanın sembollerine bağlıdır. Kendi uydurduğumuz sembollerle kesin doğruluğa ulaşabilir miyiz? Bir, iki, üç ya da herhangi bir matematik terimi kendiliğinden ortaya çıkmamıştır. Bunlar en başından beri işleri yürütmek için kabul ettiğimiz doğrulardır. Bir matematik doğrusunun insandan başka bir canlıya hitap ettiğini göremeyiz. İnsan diline bağlı. insanca şeylerden biridir.
Tüm kurgu yapımlarda doğruluğun niteliğini görebiliriz. Fantastik bir film izlerken cadıların, devlerin ve büyücülerin doğruluğunu sorgulamak yerine filmi kendi doğruluğu içerisinde izleriz. Başlangıçta verilen öncüllerden öz doğruluk sistemini kurarız. Dış dünyanın doğruluğu bir süreliğine susturulmuş ve anlık öznel doğrular devreye girmiştir. Doğrunun göreliliğini herhangi bir film ya da kitapta gözlemleyebilirsiniz.
Kesin doğru yoksa ne yapacağız? Kesin doğru olmayabilir ancak ortak doğrular bulunabilir. Tarihte kötülüklerin çoğu kesin doğruyu bulduğunu iddia edenlerce yapılmıştır. Kesin doğruları aramak yerine, bunun gerçek dışılığını fark etmeliyiz. Hepimizin ortak paydada bulunduğu bir göreli doğrulukta yaşayabiliriz. Böylelikle kendi doğrularını dünyaya dayatan acımasız insanlara Dünya ile birlikte kendilerini de yok ettiklerini anımsatabiliriz.
- Doğru ile yanlış değil, doğru ve doğru mücadele eder. Kimse yanlış bir düşünceyi savunmaz. Farklı doğrular olabilir, başkasının doğrusuna hak verebildiğimiz kadar doğruyuz.
Ayrıca Bakınız
- Bak: dmy.info/farkliliklara-saygi
- Bak: dmy.info/dunyayi-kurtarmak-icin-ne-yapmaliyiz
- Doğruluk Kuramları
Tebrik ederim dostum.