Bu kitap dmy.info web sitesinde yayımladığımız yazılardan oluşmaktadır. 2015 yılında iki aylık süreçte Toplumun Yok Oluşu adlı bir yazı dizisi oluşturduk. Bu dizide toplumsal yaşamımızın tehlike altında olduğunu anlatmaya çalıştık. Ben DMY olarak bu işin yalnızca aracısıydım. Yazdığım her şey toplumun bana gösterdiklerini yansıtma işiydi. Kendim yazdım ya da iyi iş çıkardım diye bir duygum yok. Bu doğal bir davranıştı. Bana söyleneni aktardım. Yaşanan her şeyin yaşanacak olanlarla nedensellik içinde olmasının hayatın devamlılığı için şart olduğunu düşündüm. Başlangıcı ve sonu tasvir ederek doğal ve matematiksel bir işi sergilemeye çalıştım.
Hayatın sonuna hızla gitme davranışımızı anlamaya çalıştık. Ölüm kesin olmasına rağmen neden buna doğru koştuğumuzu sorguladık. Kısaca yazdık ki laf kalabalığı yapmasın ve aslında herkesin içinde olduğu tükenişi fark ettirsin. Toplumun yok oluşundan bahsederek bir çözüm aramıyoruz. Mevcut kafa yapısıyla sonumuzu belirledik bile. Toplum halindeki var oluşumuz bitmek üzere. Binlerce yıllık süreçte birkaç yüzyıl daha toplumsal canlılar olarak kalabilirsek ne ala. Burada neden yok olduğumuzu anlamak için felsefe yapıyoruz. Bir de türün devamını getirecek küresel olmayan insanlara atalarını anlatıyoruz. Sonraki hayatlara hızlı yaşama tecrübesini aktarıyoruz.
İÇİNDEKİLER
Ölmeden Önce Felsefe
Ölüyoruz. Hepimiz ölüyoruz. Hepimiz demek zorundayım, çünkü işi bencilliğe vurabiliyoruz. “Biz”in dışında yer aldığımızı varsayıyoruz. Kendimizi ayrı tutma hevesindeyiz. İnsanın her zaman birlikte öldüğünü gözden kaçırıyoruz. Ölenin her zaman “biz” olduğunu fark edemiyoruz…
Başkasına Göre Yaşamak
Dünya batının yaşam tarzını benimsedi. Avrupa’dan çıkıp bütün dünyayı saran bu yaşam tarzı yalnızca tüketmek üzerine kurulu. Aslında onlar bu yapının zirvesi. Temelde hepimizden parçalar var. Hepimizin gayretiyle insan üreten bir özne olmaktan çıktı ve tüketen bir nesne haline geldi…
Tarihin Terazisi
Şehrin her yanına yayılmış perişan haldeki Suriyeliler bize ne anlatıyor? “Suriyeli” bugünlerde mülteci anlamına geliyor. Oysa tarih bir tezatı barındırıyor. Suriyeliler aslında tarihi kuranlar ve uzun bir süre de efendisi olanlardır…
Zalimi Takip Etmek
Zalimi takip etmişiz, çünkü zalimiz. Toplumun yok oluşuna doğru, hayatın dikine gitmişiz. Suçu bireyden alıp devlet gibi kurumlara verince geçici bir çözüm sağlamış, ancak sistematik yok oluşa zemin hazırlamışız. Burada sorun devlet değil, insan üzerinde yer alan tüm kurumlardır…
İnsanüstü Güçler
İnsanüstü güçler denince Süpermen ya da Örümcek Adam gibi kurgu eserler aklımıza gelir. Gözleriyle çeliği eritenler veya bir treni sırtında taşıyabilenler insanüstü kabul edilir. Ne var ki insanüstü güçler gerçekte süper kahramanlar değil, bildiğimiz kurumlardır…
Özel Teşebbüsün Dayanılmaz Hafifliği
En büyük sorunumuzu özel teşebbüse emanet ederek sorumluluktan kaçtığımızı düşünüyoruz. Üretimi devrederek hafiflediğimizi sanıyoruz, ancak bedelin ağırlığı altında ezileceğiz. Amacımız felaket habercisi olmak değil, yalnızca bunu anlamak. Yalnızca katilimizin kim olduğunu fark etmek…
Devrim Mümkün mü?
Devrim insanlığın sorunlarına bir çözüm olarak gündeme gelmektedir. Kısa zamanda yaşanacak köklü değişimler ile kurtulabileceğimiz savunulmaktadır. Ne var ki devrimler iktidar aracı olmaktan ileri gitmemektedir. Bütün devrimler insanlık açısından başarısız olmuştur. Kısa zamanda emrivaki türündeki yapılanmalar toplumun geneline ulaşmamaktadır. Hep birlikte değil, bir zümreye devrim yapılmaktadır. Tarihteki birçok devrimin sonucunda hayat değil ölüm ürettik.
Gelişmişlik Sorunu
Gelişmiş dediğimiz diğerlerinden üstün olandır. Yani her zaman altta kalan birileri olmalıdır. Zenginlik de gelişmişlik gibidir. Varlıklarını fakirlere borçludurlar. Herkesin gelişmiş olmayı umut etmesi de birilerini geride bırakmak istemesi demektir ki gelişmişliğin sonucunun birilerinin geride kalması olduğunu öngörebiliriz.
Bizi Kim Öldürüyor?
Bizi kim öldürüyor? Bombalar patlıyor ve bizler ölmüş oluyoruz. Öldükten sonra ne diyoruz ya da öldükten sonra ne isteyebiliriz? … Ölünce de konuşuruz, insanlık namına. Hele ki hiçbir değerimiz yokmuş gibi silinmişsek, bir bombayla rastgele katledilmişsek, ölü bedenlerimiz bizden talep eder….
İnsandan Kalan
Bir yıldız ne zaman ölür ya da insan sönünce geriye ne kalır? İnsan olmak ne bırakır bizlere ve ne yaşattık hayata? Yıldızlar söndüğünde insanın hammaddesini bırakır. Elementler bize ve diğer canlılara doğru yola çıkar. Diğer canlılar maddeyi yalnızca canlılığa dönüştürürken insan insanlığa da dönüştürür. İnsan yıldızlardan aldıklarını toplum dediğimiz bütüne harcamıştır. Gerçi şimdilerde toplumu da harcamaktadır…
İnsanlığın Sonu
Toplumsal bir canlı olan insan, toplum olmadan olamayacaktır. Toplumun Yok Oluşu dizisi de ölümle nihayete ermektedir. Toplumun sonu ile aslında insanın ölümü kastedilmektedir. “Ben” derdindeki sistemimiz sürdükçe giderek hızlanan bir yok oluş evresinde ilerlemekteyiz. İşin kötüsü, kimse nereye gittiğimize bakmıyor. Gelişme adına işlediğimiz kötülükler bizi önümüze bakmaktan alıkoyuyor. Yok oluşa gelişmişlik meşguliyeti ile sürükleniyoruz.
Başarilarınızın devamını dilerim.Bilgi paylaştıkça çoğalır,tebrikler.