Analitik felsefe ve kıta felsefesi farkı

Analitik- kıta ayrımı felsefenin kapsamına ve yöntemine dair farklı vurgular içeren ve tanımı net olarak belli olmayan bir meta-felsefe sınıflandırmasıdır. Ayrım analitik felsefenin ortaya çıkışı ve kalan diğer akımların ve yöntemlerin “kategori dışı” anlamında “kıta felsefesi” olarak dışlanmasına dayanır.

Her akım gibi analitik felsefe akımı da bir kavramı, hayatın bir ucunu, gerekli veya gözden kaçırılmış bir noktasını vurgulamak için ortaya çıkmıştır. Temel dayanağı teorilerin dünyaya dayatılmasındansa dünyanın parça parça incelenerek bilgi edinmeye çalışılmasıdır. “Kıta” veya ötekiler diye reddettikleri akımlar ise genelde dünyaya dair bir teorileri, önkabulleri, varsayımları olan “eski” felsefelerdir.

Sentez yerine analiz, yani dünyaya teorini dayatmak yerine onu parça parça çözümleyip anlamaya çalışmak tutumunun(analitik geleneğin) bu ayrıma yol açtığı söylenebilir.

Analitik felsefe

Dile dönüş olarak bilinen dil ve tartışmalarda berraklığı ve canlılığı, formel mantık ve matematiğin kullanımını önemseyen bir akımdır. Bu önemseme doğa bilimlerinden faydalanmayı da gündeme getirir. Genellikle matematikçiler ve mantıkçılar tarafından ileri götürülmüştür. Ortaya çıkışı “daha büyük sorulara yanıt veren daha küçük analizlere felsefi bir odaklanma.» ihtiyacından doğmuştur.

  • Sıradan dil felsefesiGeleneksel felsefi problemlerin, filozofların, felsefi; olmayan bağlamlarda anlamı iletmek için normalde nasıl kullanıldığını unutarak veya çarpıtarak geliştirdikleri yanlış anlamalardan kaynaklanır. Wittgenstein, Austin, Ryle
  • Mantıkçı pozitivizm: mantık ve matematik totolojiktir ve biliminkiler doğrulanabilir ampirik iddialardır. Bu ikisi, anlamlı yargıların tüm evrenini oluşturur; diğerleri anlamsızdır. Etik, estetik ve teolojinin iddiaları sonuç olarak ne ampirik olarak doğru ne de yanlış ve dolayısıyla anlamsız olan sözde ifadelerdir. Rudolf Carnap, W. V. O. Quine, Saul Kripke, Karl Popper

Kıta Felsefesi

Bilgi, deneyim ve gerçeklik, yalnızca deneysel araştırmayla değil felsefi yansıma yoluyla da anlaşılabilir. Sadece analiz yapmak yetmez. Evrenin, insan olsun veya olmasın, maddi bir varlığı olduğu fikri, başta Kıta Avrupası filozofları tarafından (Immanuel Kant’tan başlayarak) reddedilirken, Analitik filozoflar tarafından da kabul edilmektedir. Tanımlayıcı olmaktan çok aşağılayıcı olan bu tabir analitik filozoflar tarafından reddedilen veya sevilmeyen batı felsefesi türleri için bir etiket işlevi görür.

  • Alman idealizmi: Numenleri değil fenomenleri biliriz, akıl anlam verir.
  • Fenomenoloji: Bilginin üretiminde bilince ve tecrübeye dikkat etmeli.
  • Varoluşçuluk: Bireyler bir değer veya kimlikle doğmazlar, inşa ederler.
  • Psikanalitik: Bilinçli ve bilinçsiz öğelerin etkileşimini, bastırılmış korkuları ve çatışmaları bilinçli zihne getirmeli.
  • Marksizm:Sınıf ilişkilerini ve toplumsal çatışmayı anlamak ve toplumsal dönüşüme diyalektik bir bakışa (tarihsel materyalizm) başvuran sosyo ekonomik analiz.
  • Yapısalcılık:İnsanların yaptığı, düşündüğü, algıladığı ve hissettiği her şeyin altında yatan yapıları ortaya çıkarmak.

Sonuç

Analitik felsefe analiz edilebilir olgulardan yola çıkar. Bu yüzden metafizik, teoloji, etik ve hatta estetik önermeler bile analiz edilip kanıtlanabilir olmadıkları için felsefi olarak suyu bulandırmaktan öteye gidemezler. Filozof dilin nasıl kullanıldığını anlamaya çalışan, “üzerinde konuşabileceği” kelimeler hakkında düşünceleri netleştirmek ve bilgi ile bu açıdan uğraşmak yolunda olan bir analizcidir. Filozof varsayımları ve dilsel belirsizlikleri yok eden bir mantıkçı olmak zorundadır. Kıta felsefesi diye dışlanan diğer akımlar ise teorilerin, ideallerin, büyük anlatıların mümkün olduğunu; bilimsel araştırma dışında düşünmenin de imkanını soruşturan düşünürlerin genel bir adıdır. Ne var ki iki akımda da bu tanımlara uymayan filozoflar vardır ve akımların vurgularına kısmen katılan, örneğin analitik felsefede etik çalışan çok sayıda filozof bulmak mümkündür.

Leave a Reply