Demir Leydi Kimdir?
Bir merakla 2011 yapımı Demir Leydi filmini izledim. “Holywood gerçekliği” dediğimiz o şeyi gördüm. O şey ki: kötü veya iyiyi birbiri yerine göstermek ve buna eşlik eden bir abartıyı huy haline getirmiştir. Bu filmde ve diğerlerinin çoğunda da film içinde bir gerçeklik üretilip öyleymiş gibi yapılmıyor, öyle olmasını sağlıyorlar. Margaret Hilda Thatcher(1925-2013) İngiltere’nin ilk kadın ve 20. yy. da en uzun süreli başbakanıdır.(1979- 1990) Kadın bir başbakan dediğimizde bizdeki Çiller dönemi akla geliyor. Sadece gaflarıyla hatırlanan biridir. İngiltere’de durum biraz farklı. Margaret düşüşteki muhafazakar partinin bir çıkış yoluydu. Kendisi de kapitalizmin bir önceki kıblesi olan bu ülkede beklenmeyecek şekilde dişli ve saldırgan çıkınca tutuldu.
Ona “demir leydi lakabı Sovyetler’ deki bir haberle takılmıştır. Sovyetler çok merhametliymiş. Zira bu bayanın iki sözünden biri işçileri daha da sömürmek, öbürü de sosyalizmi engellemek hakkında diyebiliriz. Demir Leydi demeleri hanımefendinin erkekler arasında onlardan daha girişimci- daha doğrusu daha kapitalist olmasından. Onu sevenler 2. Dünya Savaşı sonrası ekonomiyi çöküşten kurtardığını söylerler. Onun muhalifleri ise kamu icraatlarını ve işçi haklarını düşürmek, yani kapitalizmi kurtarmakla suçlarlar. Politika açısından önemi, sömürülen bir cinsten, kadın olarak kapitalizmin başına geçmesindendir. Bu açıdan incelemek gerekir.
Thatcher işçi grevlerinin ve kapitalizme karşı ayaklanmaların yoğun olduğu bir dönemde muhafazakarların imdadına yetişir. Bu bayanı vitrin yapıp zengini daha zengin ettiler. İngiliz sosyalizmi de doğmadan öldü. (Zira İşçi Partisi onlarca sene iktidar oldu ama bırakın sosyalizmi, Irak İşgali’ nde en öndeydiler.) Bir kadının sömürmesi daha kabul edilirdi ve 11.5 sene başbakan kaldı. Merhametli anne rolünü iyi oynadı. Belki şahsi hayatında merhametliydi bilemeyiz. Ama iki üç kişinin iyi annesi olmaktansa milyonların kötü annesi olmayı tercih etti. İngiliz kapitalizmi işçiden intikamını Thatcher vasıtasıyla almıştır. İşi bitince de herkesi gibi leydiyi de kullanıp atmıştır. Benim izlenimlerime göre Thatcher’ın Avrupa Birliği karşıtlığı ve Amreikan sevdası Avrupalı kapitalleri gücendirmiştir. Onun yazılar yazmasını, sağlıklı bir hayat sürmesini engellemek için psikolojik ve biyolojik önlemler alındığı iddia ediliyor. Leydi kapitalden çok kapitalist olarak onlara önceleri beklediğini vermiştir. Ancak şimdi Avrupa Birliği ve yeni güç savaşları vardır. Parti içi oylamayla bertaraf edilmiştir. Bir “kimyager bayan” olarak dünyanın en zor meclislerinden olan İngiliz avam kamarasından sıyrılmasını yapmacık kapitalist tavırlarından olduğunu düşünüyorum. İngiliz işçi sınıfı kendilerinden faydalanıldığını fark edip ayaklanınca Thatcher ilaç gibi yetişti. Anacan sözlerle sömürülmeye devam edin dedi. Tabi “Holywood gerçekliği”nde bu yoktur. Onlara göre emekçi, merhametli, kurtarıcı kadındır.
Mesela Falkland Savaşı’nı anlatan bir yerden örnek verelim. Arjantin hemen yanındaki İngiliz adasını işgal eder. Britanya saldırır ve 300 Arjantinliyi öldürür. Sonra 42 İngiliz karşı saldırıda ölür. Margaret şöyle ağlar: 42 kişinin ailelerine ne diyeceğim. 300 kişi ne olacak? Film boyunca da teröristlerin dünyanın en büyük kötülüğü olduğunu söyler. Bunu söylerken İngiliz sömürgelerini ya da Bp’ nin ortadoğudaki kuyularını düşünüyor mu, yoksa gerçekten mi ahmak merak ediyorum. Kendisinin siyasetten sonra meşhur bir sigara firmasının danışmanı olduğunu söyleyelim. Sonuç olarak güç aşkı içindeki bir bayanın para tarafından kullanılışı ve İngiltere’nin küresel sisteme entegre edilmesini izledik. İyi seyirler.
Kardeş Demir Leydi demelerinin bir sebebi var her halde. Çok eleştirmişin.
Demir Leydi diye överler muhafazakar Britanyalılar bunun sebebi ise ülkedeki bütün kararları tek başına alması, sert konuşması hatta hiç çekinmeden ülkeyi Falkland Savaşı gibi anlamsız savaşlara sokabilmesidir. Açıkçası Thatcher’ın tek başardığı şey ülkenin ekonomisini eski hale getirmesidir ama kendisi bunu yapmak için ülkenin bütün malını, mülkünü “Özelleştirme (Privatization)” adlı kampanyasıyla satmıştır. Üstelik ülkedeki işçi haklarını çiğnemesini ve gelir adaletsizliği yaratmasını da saymıyorum bile. Bunların yanı sıra sırf çıkar amaçlı uluslararası hukuku delmesi ve insan haklarını da önemsememesi gibi hususlar da var. Kısacası bu konuda Murat beye fazlasıyla katılıyorum. Hollywood onu sadece saçma sapan bir şekilde süsledi. O da eminim sırf Amerikan politikalarını övüp Amerikan başkanı Ronald Reagon’ın sistemini Birleşik Krallığa uyguladığı içindir. Günümüzde de çoğu Ingiliz onu güzel hatįrlamaz soyliyeyim. Kendi çevremdeki Ingiliz arkadaşlarımdan biliyorum.
Tabi yine asıl suç o zamanlar bir şey yapmayan ve daha sonra daha da kötüye giden muhalefet partisi Labpur Party (Işçi Partisi) ve onun başkanı Tony Blair’da. New Labour sistemi o kadar büyük bir rezaletti ki solun boşluğunu hep Muhafazakarlar bir anda yakalayıp onların yapmadıklarını yaptılar. Özellikle de John Major’in basarisi bu sebepledir. Şu an Labour Party hatasını anlamış gözüküyor ve birazcık daha düzelmeye başladı ama asıl sonucu zaman gösterecek tabi.