Diyalektik Nedir Felsefede Diyalektik Tarih Anlayışı Diyalektik Anlamı

Diyalektik Nedir Felsefede Diyalektik

Diyalektik Nedir Ying Yang Zıtlık

Diyalektik tümevarım ve tümdengelimden farklı olarak gerçekliğin çizgisel bir doğruda değil kendi içinde karşıt bir çelişmede olduğunu kabul ederek bu çelişmeleri anlamayı amaçlayan akıl yürütme yöntemidir.

Güncel Anlamda Diyalektik Nedir

Diyalektik:  Akıl yürütme yoluyla araştırma ve doğrulara ulaşmaktır. Bir tez veya görüşü, onun mantıksal sonuçlarını incelemek yoluyla çürütme yöntemi veya gerçeklik ile gerçekliğin çelişmelerini incelemeye, aşmaya yarayan yolları arayan, akıl yürütme yöntemidir. Aklın, deneyime aşkın nesneleri konu alırken, deneyimin sınırlarını aştığı zaman düştüğü çelişkilerin dikkate alınarak eleştirilmesi anlamına gelir. Modern zamanda bir tezle antitezden, söz konusu iki karşıtın bir senteze varmak üzere gelişmesini gösteren varlık ve düşünce kanunu olarak ortaya çıkmıştır. Etimoloji bakımından diyalektik, tartışma demektir. Konuşma anlamına gelen dialektikos: Müzakere anlamındaki dialegomaiden türemiştir. Dia- Arasında ve  logos- konuşmak, akıl etmek sözcüklerinden türemiştir. Bak: dmy.info/felsefe-yapmak-nedir

Felsefede Diyalektik

Diyalektikten ilk bahseden Herakleitos’tur. M.Ö. 500 yıllarında Anadolu’da, Sürekli dönüşüm yasasını bulmuştur. Herşeyin sürekli olarak değiştiğini ve sonsuz bir süreç halinde aktığını görmüştür. Doğadaki zıtlıkların birliğini keşfeden Herakleitos’tur. Zenon, zamanındaki göreliliği yıkmak için diyalektiği kullanmıştır. Sofistler siyasette başarı sağlamak isteyenlere diyalektik öğreterek halkı kandırma aracı olarak algılanmasına yol açmışlardır. Düşünceleri mantıksal olarak çürütmekte diyalektik kullanmışlardır. Tabi söylemek gerekir ki o zaman bu sözcük “tartışma” anlamına daha yakın kullanılmaktadır. Daha sonraları soyut düşünceye ulaşmak için tikel örneklerden yola çıkılarak sürdürülen akıl yürütmeye dayalı araştırma yöntemi olarak algılanmıştır.

Parmenides, değişim olgusunu reddederek onun yerine kendi kendisiyle aynı kalan, değişmeyen varlık anlayışını koymuştur. Varlık eğer değişirse var olamayan bir şey haline gelir. Parmenides son derece net ve kesin bir biçimde sadece var olan bir şeyin düşünülebileceğini, var olmayan bir şeyin ise düşünülemeyeceğini ileri sürmüştür. Parmenides’e göre akıl bize gerçeği, duyu verileri ise sanıyı verir Zenon da ortaya koyduğu paradokslarla Parmenides’i bu noktada desteklemiştir. Bu paradokslarda, çokluğun ve değişimin varlığını ileri sürenlerin görüşlerinden saçma ve kabul edilemez sonuçlar çıkarması nedeniyle diyalektik bir işleyiş mevcuttur.

Diyalektik Nedir Felsefede Diyalektik Tarih Anlayışı Diyalektik AnlamıSokrates çarşıda pazarda dolaşarak insanlara doğruları buldurmayı amaçlıyordu. Hiç dikte etmiyordu. Beyanat vermek yerine insanların doğruları bulmasını istiyordu. Bunun için de diyalektik(tartışma) yöntemini kullanıyordu. Kendisi doğruları buldurma şekline doğurtma diyordu.  Tartışma yoluyla gerçeklerin tarifini yapmaya çalıştı. Platon‟da diyalektik, erken sokratik diyaloglarda da uyguladığı tartışma yöntemidir. Kendi diyalektik sistemini oluşturmuştur. Sokrates Platon’daki olumlu diyalektik algısında etkilidir. Platon‟a göre diyalektik, doğru bilgilere ulaştıracak varsayımları çıkış noktası alarak ilkeye yükselme yöntemlerinin incelenmesidir. İdeaları ve bunların aralarındaki ilişkileri kavramayı sağlayan düşünce etkinliğidir. Varsayımlar ilke değil dayanak olmalıdır. Varsayımların üzerinde bütün idesine yükselip, genel bir kavrama varılır.

Descartes diyalektiği laf kalabalığına benzetmiş ve manipülasyon olduğunu söylemiştir. Kant diyalektiği “yanlış düşünme mantığı” ve “yanlış çıkarımlar öğretisi” olarak betimler ve kısır bir etkinlik olduğunu söyler. Ona göre diyalektik  görüntüler diyarının sanatıdır. Gerçekliğe ulaşmada değil, görüntülerin yapısını anlamada yeri olabilir.

Friedrich Hegel(1770-1831) çağdaş diyalektiğin kurucusudur. Dönemindeki diyalektiği tümüyle etmilemiştir. Ona göre her şey kendi zıttıyla gelir. Her şey kendiyle çatışır. Bunların temel yasalarını bulmalıdır. Hegel bunları belirlemeye çalışır. Düşünceyi maddenin özü kabul eder. Tanrıyı bilimsel hipotezlerinde kullanmaya çalışır. Hegel, karşıtların ve çelişiklerin sentezine diyalektik demektedir. Buna göre diyalektiğin başlangıçtan beri iye olduğu temel özelliklerin tez ve antitez olduğu görülmektedir. Bu iki kavram hem karşıt hem de çelişik olgularda bulunabilir. Prusya devleti ve metafizik takıntıları olmasa onun hizmetleri zamanını aşabilirdi. Bugün ancak döneminin koyu bir idealistidir.

Diyalektik Nedir Felsefede Diyalektik Tarih Anlayışı Diyalektik AnlamıMateryalist bir filozof olan Karl Marks(1813-1883) ve arkadaşı Friedrich Engels (1820-1895) Hegel’le Feuerbach’ı sentezledi. Çağdaş diyalektiğin temelleri atıldı. Hegel de, Marx da hareketin temelinde çelişme  olduğuna inanıyordu. Temel gerçek, tüm olumsuzluklar veya olumsuzluğun bütünüdür. Sistemi anlamak için soyut ilişkileri soyut kavramlarla incelemek ve oradan maddi unsurlara inmek gerekir. Hegel için bu bütün fikir bütündür. Marx’ta ise bütün, tarihtir. Olumsuzluklar (antitezler), tarihi harekete geçiren çelişmelerdir. Bunların esası sınıf çatışmasıdır. Bu çatışmalar olumsuzluğun olumsuzlanması, yani tez-antitez savaşının bir sentezde son bulmasıyla çözümlenir. Bu çözümün adı da devrimdir.Devrim olması için insanların temel çelişmeyi görmeleri gerekir. Engels : diyalektik “dış dünyada ve insan düşüncesindeki hareketin genel yasalarını inceleyen bilimdir” der.  Diyalektiğin gelişmesinin bilimlere bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Buna karşılık, diyalektik yöntem bilimlerin genel yöntemi durumundadır.

Diyalektik vs Retorik

Sokrates ve Platon ikna etmek için konuşma, konuşmayı kazanmak için başkalarını araçsallaştırma anlamına gelen retoriğe karşı diyalektiği önermişlerdir. Retorik retor(konuşmacı)’un çıkarına konuşmadır. Diyalektik ise ortak ve evrensel bir tanım bulmak için diyalog kurduğun tartışma türüdür. Felsefe ideal bir tanım, bir çözüm bulmak için tartışmanın taraflarının birlikte çalıştığı akıl yürütmeleri içerir.

Diyalektik Materyalizm

Marx’in, Engels’le birlikte geliştirdiği, Hegel’in eytişimsel gelişme düşüncesini ilke olarak alıp, bunu, kendi deyişle, “başaşağı” eden, felsefe öğretisi: Evreni devinim içindeki özdekten oluşmuş bir bütün olarak göz önüne alan “evren üzerine genel kuram”. Bu kuramda şu ilkeler yer alır: a. Evrenin yapısı özdekseldir; özdek, bilincin dışında ve bilinçten bağımsız bir gerçeklik olarak vardır; evrenin varoluş biçimi de devinimdir; evren olmuş bitmiş bir şey değil, eytişimsel biçimde ilerleyen bir süreçtir; olaylar arasındaki bağlantılar, özü devinim olan özdeğin zorunlu gelişme yasasını kurarlar, b. Gelişme süreci yalnızca niceliksel bir değişme olarak değil, niceliksel değişmelerden niteliksel değişmelere geçen bir ilerleme olarak belirir. İnsanın bilinci de gerçekliğin eytişimsel yapısı ile bağlantı içindedir. Düşünce, gelişmesinde yetkinliğin en yüksek derecesine erişmiş bir özdeğin ürünüdür; başka deyişle düşünce kendisi de doğanın bir ürünü olan insanın beyninin ürünüdür, beyin de düşüncenin organıdır; düşünce gerçekliği yaratmaz, tam tersine düşüncel olan insan kafasına aktarılmış özdekten başka bir şey değildir, c. Evreni ve yasalarını bilme olanağını yadsıyan idealizme karşıt olarak eytişimsel özdekçilik, evren ve yasalarının tümü ile bilinebileceği ilkesinden kalkar. Deneyle doğrulanmış bilgilerimiz nesnel bir doğruluğu gösterirler. Evreni, olayların birbirine bağlı olduğu, birbirlerini karşılıklı koşullandırdıkları birlikli bir bütün olarak ele alan bu kuramda, evrende bilinemez diye bir şey yoktur, yalnızca henüz bilinemeyen şeyler vardır, onlar da bilim ve teknik aracılığı ile bulunacak ve bilineceklerdir, bk. eytişim; tarihsel özdekçilik, Marksçılık

Kaynakça

One Response

  1. Recep Ali KAYMAZ 27 Mart 2016

Leave a Reply