İki kişinin bulunduğu yerde birinin diğerini sömürmesi beklenir mi? Başka bir deyişle karşınızdaki kişiden sizi ezmesini ya da sizin hükmünüzü kabul etmesini bekler misiniz? Diyelim ki beklediniz. Peki bir araya gelen herkesin birbirini öldürmesini onaylayabilir misiniz? Bir kişi diğerlerini ezmedi mi hainlikle suçlar mısınız? Bir kişinin çevresindekileri öldürüp yemesini teşvik etmezsiniz her halde. En azından küçük gruplarda bunu beklemezsiniz, ancak ölçek biraz büyüdü mü işler değişir. Söz konusu büyük bir toplum oldu mu bunların hepsi olağan hale geliyor.
Belki de insan zihni politikaları kadar küresel olmamıştır. Dünya siyaseti bireyin içinin kaldırmayacağı bir garabet ile seyrediyor. O kadar garip bir sistem içindeyiz ki, tek başına kimsenin onaylayamayacağı bir şeyi herkese layık görüyoruz. Çoğunluğun azınlık altında ezilmesini ilke kabul etmişiz. Adına kapitalizm dediğimiz bu ilkeye taparcasına bağlanmışız. Bireysel olarak onaylayamayacağımız şeyleri bazı avuntular karşılığında tüm insanlığa uyguluyoruz.
Kapitalizm büyük olanın kazanmasıdır. Milyarlarca bireyin bir kişinin altında ezilmesini onaylamaktır. Neyse ki kimse henüz o kadar güçlenmedi, birkaç bin kişi olayı üstlenmiş durumda. Kapitalizm büyük olanı yüceltmektir ki birkaç kişinin altında yaşayan milyarların bunun taraftarı olması saçmalığın büyüğüdür. Elimizdeki küçük oyuncaklar uğruna, ekranda yarattığımız gerçekliğin avuntusunda sessiz kalmaktayız. Giderek büyüyen kapitalin bir kişiyi değil de tüm toplumu yok etmesine arkamızı dönmekteyiz.
Dünyanın en saçma şeyi kapitalizmdir. Daha doğrusu kapitalizmin yüceltilmesidir. Daha da açık şekliyle ezilen kalabalıkların kapitalizm taraftarı olmasıdır. Daha özlü şekliyle bireysel kötülüklere karşı çıkıp da herkese kötülük yapılınca susmaktır. Belki de kötülüğün bu kadar büyük olabileceğini düşünememektir. Gerçekten de insanların hayal gücü belli bir grupla sınırlı olabilir. Kimsenin bu saçma düzene ses çıkarmaması bize bakışımızın niteliğini sorgulatıyor. Acaba insanın içinde böyle bir kötülük olabileceğini sanmıyor muyuz?
En çok ezeni yüceltmek dünyanın sonunu getiriyor. Kapitalizm büyük olanın daha da büyümesi, küçük olanın da yok edilmesi demektir. Böyle olunca toplumun birliktelik temelleri sarsılıyor. Bencilliği yücelten bir sistem kendi sonunu hazırlıyor. Bencilliğin sınırı olabilir mi? Mesela ırkçılık bir milleti mi yüceltir? Kendini düşünmek belli bir grupla ya da bireyin kendi bütünlüğüyle sınırlı kalmaz. Bencillik bütün olan her şeyi bir parça için yok etmek demektir. Bencil insan kendi hayatının bazı kısımlarını önemsemeyerek kendini dahi yok edecektir. Kapital de toplumu yok ederek bindiği dalı kesmektedir.
Kapitalizmi iki kişi bile kendi aralarında sürdüremezken milyarlara uygulamakta tereddüt etmiyoruz. Düzenin bu kadar saçma olabileceğini hayal edemiyoruz. Serbest piyasa, özgürlük diye kötü niyetleri göz ardı ediyoruz. Bazılarımızın hasta ruhlu olabileceğini ve dünyayı yok oluşa sürükleyeceğini öngöremiyoruz. Kaynaklar sınırlı olduğu halde sınırsız büyüme hayal ediyoruz. Gelişmeye çalışıyoruz, ancak gelişmenin aslında diğerlerini geri bırakmak olduğunu fark edemiyoruz. İnsanlığın hep birlikte öldüğünü göremiyoruz. O kadar kötü olabileceğimizi sanmıyor, kapitalizm saçmalığına katılıyoruz.