Eğitim sistemimizdeki asıl sıkıntı nedir ve hangi ufak müdahaleleri gerçekleştirebiliriz?
Eğitim Sisteminin Doğası ve Öneriler
Mevcut eğitim sistemi temelinde hatırlamayı ve itaati ödüllendiren bir yapıya sahiptir. İtaat eden bireyler sistem tarafından seçilirken, kurallara uymayanlar dışlanır ve cezalandırılır. Bu, bireysel özgürlüğün cezalandırıldığı bir ortam yaratır. Tarih boyunca medeniyet, itaat eden bireyler sayesinde inşa edilmiş olsa da, bireyi merkeze alan bir yaklaşımla eğitimin amacı değişmelidir. Çünkü küresel toplumda rekabet artmış, itaat etmek küresel yok oluşa zemin hazırlayan bir özellik olmaya başlamıştır. İtaati değil gelişmeyi amaçlayınca klasik branşlar olan fizik, matematik ya da edebiyatı değil hukuk, ekonomi ve sağlık gibi hayati alanların eğitime katıldığını göreceğiz.
Toplumun Eğitime Çelişkili Etkisi
Toplum, eğitimin hem temeli hem de en büyük engelidir. Halkın bir kısmı, politik kurgular içinde kaybolduğu ve hayatın gerçeklerini bilmediği için çocuklarını da gerçek hayata hazırlayamaz. Onları tehlikelerle yüzleşmeye cesaretlendirmek yerine kendi hayatlarını çocukları için feda ederler. Oysa ideal durumda yetişkinlikte, çocuk yetişkinin ihtiyaçlarına da hizmet eden bir denge unsuru olmalıdır. Çocuk gelecekte karşılaşacağı zorlukları ailenin yanında yaşamaya başlamalı ve sonunda bağını koparmalıdır. Çocuk sahibi olmak biyolojik bir araçsallık taşır, ancak bu gerçek kabul edilmez ve çocuğun rolü romantize edilirse ebeveynler, kurgusal hayallere kapılabilir.
Bireylerin Doğal Eğilimleri ve Eğitimdeki Rolü
Her birey, dünyaya bir şeyler başarmak için gelir. Özellikle çocuklar, bir şeyler yaptıklarını, başardıklarını ve bu başarılarla bir yerde var olduklarını hissetmek isterler. Eğitim sürecinde onların duygu ve deneyim beklentileri karşılanmalı, bir şeyler “olduklarını” hissetmelerine imkan tanınmalıdır. Bunun için, çocuklarla daha kişisel bir iletişim kurularak ne arzuladıkları öğrenilmeli ve bu arzularını gerçekleştirmek için hak ettikleri çaba ile ilerlediklerini anlamaları sağlanmalıdır.
Bu süreçte, bireylerin özellikle duygularını ve o anki deneyimlerini hatırladıkları unutulmamalıdır. Çoğu zaman zihin başka yerlere odaklanırken, anın içinde olmanın verdiği farklı ve ilginç hisler gözden kaçar. Eğitim, bireyleri basmakalıp etiketler ve hazır yanıtlar yerine, deneyimledikleri ortamın özgünlüğünü fark etmeye yönlendirmelidir.
Eğitimde Mitlerin Rolü
Eğitimde mitler, tarih boyunca olduğu gibi bugün de önemli bir rol oynar. İster dogmatik ister progresif bir mit olsun, vizyon oluşturmak için bu tür geçici “hikayelerden” yararlanmak kaçınılmaz olabilir. Bireylere yön göstermek için kimi zaman lider figürleri ya da bilinmeyen hedefler etrafında şekillenen mitolojik kurgular kullanılabilir. İnsanlık, belirsiz bir geleceğe ilerlerken aslında mitlerle çizilmiş bir yolda yürür.
Eğitimin Yönü ve Hedefleri
Eğitim sistemi, yalnızca bilgi aktaran değil, bireyi problem çözme ve hayatta kalma becerileriyle donatan bir yapıya dönüşmelidir. Eğitim, geçmişte olduğu gibi bireylerin yaşamlarına doğrudan dokunmalı ve onların insanlığa katkı sağlayabilecekleri bir yol sunmalıdır. Bu süreçte, bireyler öğretmenleriyle deneyim odaklı bir süreç yaşamalı ve öğretmenin bilgeliğiyle şekillenmelidir.
Eğitimde Etkinlikler ve Alternatif Yöntemler
Eğitim sistemine, bireyi güçlendiren ve onu insanlığa fayda sağlayacak şekilde yönlendiren etkinlikler dahil edilmelidir. Bu etkinliklerden bazıları şunlardır:
- Problem Listeleme: Bireyin kişisel ve toplumsal sorunları belirleyip çözüm yolları araması.
- Ütopya Kurgulama: Geleceğe dair ideal dünyaların tasarlanması.
- Kendini Anlama: Kişinin hoşlandığı şeyleri ve bu hoşlanmanın nedenlerini sorgulaması.
- Vizyon Oluşturma: Gelecek hedefleri ve bu hedeflere ulaşma yollarının belirlenmesi.
- Kavram Geliştirme: Yeni kavramlar ve fikirler üretme becerisinin kazandırılması.
- İnsanlığa Yol Çizme: Toplumsal fayda sağlayacak projeler geliştirilmesi.
Bu etkinlikler, bireylerin düşünme ve problem çözme kapasitelerini artırırken, insanlık için yeni yollar açmalarını sağlar.
Sonuç: Birey ve Öğretmen Arasında Bilgelik Süreci
Eğitim, sadece bilgi aktarımıyla sınırlı kalmamalı, birey ile öğretmen arasında yaşanan dönüşümsel bir süreç olmalıdır. Öğretmen, bilgeliğini paylaşarak bireyin hem duygusal hem de entelektüel anlamda gelişimine katkı sunar. Eğitimde nihai hedef, bireyi sadece bir “bilgi alıcısı” değil, bir “bilgelik taşıyıcısı” haline getirmektir. Bu da cümlelerin aktarımıyla değil, insanın insan ile aynı ortamda bir tecrübeyi paylaşmasıyla olur.
Hatırlamayı değil problem çözmeyi ödüllendirirsek geçmişe saplanan insanları artırmak yerine problemlerimizi çözmeye başlarız.