Erdem(İngilizce virtue, Latince, virtus, Yunanca ἀρετή “arete) 1. Ahlakça övülen, iyi olma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı, fazilet 2. felsefede İnsanın ruhsal olgunluğu. Felsefi olarak 1. İstencin ahlaksal iyiye yönelmesi. 2. İnsanın tinsel ve ruhsal yetkinliği. Felsefe tarihi boyunca erdem kavramına değişik anlamlar verilmiştir. Filozofların ahlak öğretileri, genellikle erdeme -ahlaksal iyiye- verdikleri anlamla birbirinden ayrılırlar. Bilgelik, yiğitlik, doğruluk, ölçülülük temel erdemlere örnektir. Kısaca: ahlaki bakımdan her zaman ve sürekli olarak iyi olma eğilimi, iyi ve doğru eylemlerde bulunmaya yatkın olma durumudur. Büyük engelleri aşmak pahasına, ahlaki iyiliği amaçlama, iyilik uğruna hareket etme gücüdür. Genellikle ahlak, hikmet, fazilet sözcükleriyle beraber ya da bunların yerine kullanılmaktadır. Antik Yunan felsefesinde çok tartışılmıştır. Burada Yunanlılarla sınırlı kaldık. Felsefe tarihinin diğer kısımlarında sözcüğün diğer kullanımları da tercih edilmiştir. Bak: dmy.info/hikmet-nedir-felsefe/ Bak: dmy.info/ahlak-nedir/
Sofistlere göre
Sofistler, bu erdemin öğretebileceğini savunuyor ve öğretiyorlardı. Erdemin insanlarda hazır olarak bulunmadığını, belli bir süreç sonucunda edinileceğini belirtir. Belli bir çaba sonucunda elde edilebilen erdem, Protagoras’a göre, Sokrates’in kastettiği anlamda, herkese istenildiği düzeyde tam olarak öğretilemez. isteyen herkese her konuda aynı ölçüde eğitim verilemese de kendilerine az ya da çok, belli ölçüde eğitim verilenler, kendilerine hiç eğitim verilmemiş olanlara göre, her konuda daha iyi hale gelmiştir. Demek ki herkes belli ölçülerde eğitilebilir, yani erdem sahibi olabilir.
Sokrates’e göre
Tüm insanlar iyiyi isterler ve erdem bilgidir. Mutluluk, bilgi ile elde edilen erdemlerle yaşanan bir ahlaki hayatla mümkün olabilir. Herkes, ahlaki bakımdan iyi olan› istemektedir. Herkes iyiyi ister. Fakat temel sorun, insanların iyi ad altında her istediğinin geçekten iyi olup olmadığıdır. İnsanın mutlu olmak için nasıl bir hayat sürmesi gerektiğini, yani erdemli bir hayatın nasıl olması gerektiğini bilmek gerekir. Bu bilgi, bir yandan bütüne, tümel olana ilişkin bir bilgiyken öte yandan da tek tek durumlara ilişkin geçerli olabilmelidir. Yani, bu konularda, bir yandan tümel tanıma sahip olmak, öte yandan, bu dünyada karşılaşılan sorunları da çözebilmenin bilgisine sahip olmak gerekir. Erdemli bir hayat sürmenin tek yolu bu konularda bilgi sahibi olmaktır. Öyleyse bilgi, erdemdir.Bak.dmy.info/sokratesin-olumu/ Bak: dmy.info/sokratesin-savunmasi/
Platon’a göre
Platon, “Erdem nedir?” sorusuna ilk kez Gorgias diyalogunda bir yanıt verme girişiminde bulunmuştur. Bu diyalogda Platon, erdemi ilk kez “ruhun düzeni” olarak tanımlar. Yalnızca ruhun değil, kendisinde bir erdem bulunduğundan söz edilebilecek her şeyin erdemi düzeninden gelir. Erdem, insanların amacına uygun olarak tanımlanmıştır. Örneğin; insana özgü erdemi tanımlamak isteyen kişi, insanın varoluş amacını, insan için iyi olanın ne olduğunu aramalıdır. Erdem iyiliğin, iyilikse insanın ve toplumun en yüksek amacı olan mutluluğun gerçekleşmesini sağlayacaktır .Platon’a göre erdemli olmak için sadece ruhun düzenlenmiş olması değil, insanın devlet içinde doğru işi yapıyor olması da gerekir. Platoncu düzen bir mesleki iş bölümü düzenidir. Bak: dmy.info/platon-devlet-incelemesi/ Bak: Menon Diyaloğu
Aristoteles’e göre
Aristoteles Nikhomakos’a Etik adlı eserinde erdem nedir, adalet nedir sorularını sorar. Aristoteles’e göre iyi olma ya da mutluluk, erdeme uygun etkinliklerle elde edilebilecek bir amaçtr. Erdem, en genel anlamıyla ele alındığında insanın kendi amacına uygun bir durumda olmasıdır. Yani insan, daima doğasına uygun biçimde eylemelidir. Platon’un ahlak anlayışı gibi Aristoteles ahlakı da bir mutluluk ahlakıdır. Çünkü insan bireylerinin ve bir bütün olarak toplumun iyiliğini, mutluluğunu amaçlar. insanın tüm eylemleri bu en yüksek hedefin elde edilmesi amacına yönelmişir. Erdemleri ikiye ayırır. Etik erdemler insanın günlük yaşamındaki eylemleriyle, dianoetik erdemler bilim, sanat, pratik ve teorik gibi eylemlerle ilgilidirler. Erdem, erdemli davranışı alışkanlık edinenlerce ulaşılacak bir amaçtır. Erdem, tercihlere ilişkin bir huydur. Bak: Etik kitabında ayrıntılı bilgi bulunur. Bak felsefede erdem.
Alıntı
Mutluluk sadece ahlakın sonuçlarından biridir . Erdemi beğenmeyen yoktur, ama tek başına erdem kimseye zevk vermez, aksi taktirde herkes erdemli olurdu. Zenon
İnsanın kendisini islah etmesi erdemle, başkalarını islah etmesi bilgi ile olur. Konfüçyus
Yalnız erdemli kimse özgürdür, çünkü yalnız o kendi istencine uyar, çünkü onun ruhunda egemen olan akıldır; yalnız erdemli kimse kendi içinde zengindir, mutludur ve huzurludur. Bedia Akarsu
Erdem, iyi insanın becerisidir. Alasdair MacIntyre
Ölçülü olmak en büyük erdemdir. Bilgelik doğaya kulak vererek hakikati söylemek ve doğru olan› yapmaktır. Heraklit
Belli bir niyetle erdemli olanlar, erdemli olamalarına karşın ödüllendirilmemelidir. Artniyetsiz kötü olanlar, kötü olmalarına karşın cezalandırılmamalıdır. P’u Sung-Ling– Konuk Kaplan eserinden
Tüm erdemlerin temel özelliği, yükselme yolunda sürekli bir çaba, bizzat kendinle cenkleşme, daha büyük ve derin bir saflığa, bilgeliğe, iyilik ve sevgiye yönelik doymak bilmez bir istek. Goethe
Ulusların gücü, bilgi kültür düzeyi toplum içindeki erdemli insanların azlığı çokluğuyla orantılıdır. Erdeme gelince kişinin toplumsal davranışın yüceliğine ulaşmış insan demektir. İnsan topluluğunun yaşamda davranışlarını yönlendiren bilgiye ahlak kurallarına ödünsüz sahip ola, insanlık için doğru olan yolun mimarlarıdır. Toplumların mutlu, paylaşımcı, daima doğru olanı bulmaya çalışan kavgadan kaçan kimliğin sahipleridir.
Erdemli insanlar: Yaşam için gerekli olan kuralların, uyması gereken davranışların, çağının gerektir diği bilgileri araştıran, arı misalı topluma taşıyan özverili bilge kişilerdir. Böylesi mümtaz insanların varlığıda o ülkenin eğitim anlayışına bağlıdır. Bir ülkede çağın gelişimi izlenmiyorsa, kalıplaşmış bağnazlıklarla, beğinler yıkanıyorsa o ülkede eğitim yok demektir. O ülkede erdemli insan sayısıda giderek azalıyor demektir. Bugün ülkemiz de böylesi bir kıskacın girdabında acılara boğulmaktadır. Atatürk gibi bir erdemin doruğuna yücelmiş kurtarıcısını beklemektedir.