Hayat Nedir- Tanım
Hayat: (yaşam) ölümün karşıtı. İnsanlarca, yaşayan canlıların etkinliğine verilen addır. Hayatın açık bir tanımı yoktur. Bak: dmy.info/olum-nedir/ Mevcut tanımlar betimleyici niteliktedir. Fizyolojik işlevler diye adlandırılan karmaşık işlemler fiziksel ve kimyasal temelini oluşturur. Aşağıdaki özelliklerden bazılarına ya da hepsine sahip organizmalara verilen addır:
- Homeostazis (Eski Yunanca: Homois- değişmeden+ Stasis-ayakta durma): Bir organizmanın içindeki kararlılığı ve yeknesaklığı devam ettirme eğilimi.
- Organizasyon:Yapısal olarak bir veya daha çok hücreden -hayatın temel ögesi- meydana gelmek.
- Metabolizma (Eski Yunanca: Metabollein-değiştirmek): Canlı organize maddenin yapıldığı ve korunduğu fiziksel ve kimyasal olayların tümü. Enerji ve maddeyi organizmanın kullanması için hazır hale getiren dönüşümler.
- Büyüme: Besin zincirinin ardışık düzeylerinde, maddelerin artan miktarlarda birikmesi. Anabolizm oranının katabolizmden yüksek olması. Büyüyen bir organizma maddeyi çevirmekle kalmaz, tüm parçalarında boyutsal genişleme vardır.
- Adaptasyon (Uyum): Bir canlının kendi çevresine uyması, uymayı gerçekleştiren olaylar, canlının çevresi içinde yaşamasına olanak veren özellik.
- Uyarana cevap- Stimulus (Latince: Stimulus-uyarmak, dürtmek- Uyartı): Bir reseptör ya da uyarılabilen bir dokuda işlevsel ya da trofik tepki oluşturan herhangi bir etki, etken ya da hareket.
- Çoğalma: Yeni, bağımsız organizma üretme yeteneği. Tek ebeveynden aseksüel biçimde olabileceği gibi, seksüel biçimde iki ebeveynden de oluşabilir.
Hayat Ne olabilir
Makro kozmosun, evren hareketlerinin ve atom altı seviyelerin keşfedilmesinden bu yana hayat farklı bakış açıları edindi. Hayat, kimilerine göre bireysel olan, kimine insana ait, kimine insanlar ve hayvanlar, kimine de tüm canlı organizmalar gibi gelebilir. Canlı ve cansız madde ayrımı geçtiğimiz yüzyıla kadar çok taraftar buluyordu. Ancak şu an biliniyor ki cansız diye aşağılayabileceğimiz bir şey yoktur. Tüm evren atomlardan meydana gelmiştir. Atomlar da kendi içindeki parçacıkların birleşim ve hareketleriyle çeşitlenir.
İnsandan evrene doğru bir genelleme yapıldığında aslında her şeyin birbirine akraba olduğunu görürüz. Hayat nedir, sorusunun yanıtı çok çeşitlidir. Önceki özel hayat yanılgılarını bir kenara bırakarak tüm evrenin ve belki de evrenin de ötesinin bir bütünlük içerisinde olduğunu söyleyebiliriz. Binlerce yıldır hayatın milyonlarca tanımı yapıldı. Birçok din bu sorunun yanıtını arayanlarca oluşturuldu. Burada felsefece yaklaşacağız. Bak: dmy.info/yasamin-anlami-nedir/
Hayatın içeriği insan, dünya ya da protein maddesi değildir. Onlar bize göre daha hayattır. Belki de hayatın en uç noktalarıdır. Ancak hammaddemiz olan, olmasa yaşayamayacağımız koca bir evren vardır. Evren bizim kökümüzdür. Belki biz daha hayatız ama onlar da hayattır. Aynen çekirdeğin etrafında dönen elektronlar gibi yıldızların etrafındaki gezegenler de bizi oluşturur. Atomlar elementleri, elementler hücreleri, hücreler doku ve organları, organlar da bizi meydana getirir. Atomu da halen ulaşamadığımız kuark ve daha alt seviyedeki parçacıklar meydana getirir. Tüm evren yaşamdır aslında.
Günümüzde hayatın ne olduğuna ait birçok tanım vardır. Bir de tanım yapmayanlar vardır. Örneğin Wittgenstein, hayatın ne olduğunu içinden göremeyiz, diyor. Analitik felsefe geleneğinde de bu sorunun elma nedir? Gibi bir soru olmadığı söylenir. Kapalı bir kabın içinde hayat olduğunu düşünün, ancak dışarıdan bunu görenler ne olduğunu söyler.
Yine de milyonlarca kişinin kafasını kurcalayan bir soru vardır. En azından benzetmek, betimlemek amaçlanır. Hayat neye benziyor? Ne olduğunu bilmesek de bazı şeyleri bildiğimiz şeylere benzetiriz. Bunlar nedir? Herkesin cevap verebileceği basit yanıtlar verilebilir. Zaten hayat gibi genel bir şeyin ancak her şeye yönelik basit bir cevabı olabilir.
Dilin göreli yapısı ve bükülebilirliği nedeniyle pek kesin bir benzetme yapılamaz. Benzetmede bile zorlanılır. Yine de hayatı bir simülasyon, deney, rüya, ibadet olarak görenler vardır. Dini inançların %90’ı hayatın geçiciliğine vurgu yapar. İslamdan örnek vermek gerekirse : “dünya bir hayal yeridir, insanoğlu da uykudadır” Hayat da Allah’a ibadet etmektir. Büyük dinlerin çoğu benzer şeyler söyler. Budizm “hayat bir katlanmadır” der. Zevk ve acılardan kaçınmak, sakince yaşamak gerekir. Dinler insanı sükunete ve dinginliğe davet eder.
Hayatın tanımı bilinemese de varsayımlar geliştirilmiştir. İnsanların genellikle bir “oyun”, hayal, hoşluk olarak yaşadıkları görülür. “Oyun” ve altındaki simülasyon, rüya gibi kuramlar bilim çevrelerince araştırılmıştır. Aslolanın “oyun” olduğu “ Homo Ludens” adlı kavramla Johan Huizinga adlı sosyolog tarafından incelenmiştir. Gerçekten de hayatın acıları veya sevinçleri altında ezilen bireylerin ancak bir oyun olarak yaşarsa anlamlı olduğu görülür. Ne yaptığını bilmeyen bir insanlık var ve kendini ancak “oyun” ile teselli ediyor denebilir.
Bugünlerde internet kafelere gidenler gençlerin sanal bir dünyada, oyun karakterleriyle yaşadıklarını görür. Bütün gün bilgisayar karakteri için akıl almaz çabalara girişirler. Hayatında kitap okumayan insan, oyunda başarılı olmak için külliyatı hatmeder. Gerçek nedir? Sorusu da burada akla gelir. Karakterler insanların bir izdüşümü olarak ekrandaki yerini almaktadır. Kendi yaşamları var, doğum ve ölümleri var, oyuncu tarafından pek anlamlı sayılıyor ve kendisi hiçbir şeyin farkında değil. İnsan da böyle bir şeyin içinde. Bir düzen ve gidişat var, biz yalnızca içindeki görüntüleriz. Biz diye oluşturduğumuz geçici görüntüler yalnızca bir aldanış.
Hayat nedir? Deney mi, oyun mu, bir görüntü mü? Canlılık diye tabir ettiğimiz dünya hayatı, evrendeki her şey neyse odur. Burada fark etmemiz gereken, kendini özel hissetmenin gereksizliğidir. Hayatın ne olduğunu söylemek için ne dil uygundur ne de insanın hayalleri. Yapılacak benzetme ise ancak bir oyunla sınırlı kalır. Yalnız bizim eğlendiğimiz değil, evrenin bu şekilde eğlenen tarafı olduğumuz için.
Hayatın ne olduğunu görmek için içindeki kargaşadan sıyrılmak gerekir. Dışarıdan bakmak mümkün değilse de gözümüzün önündeki perdeyi kaldırabiliriz. Bu perde benmerkezcilik perdesidir. Kendimize göre bakarsak hayatın sadece kendimize ait tarafını görürüz. Genele bakmak için evrensel olanı düşünmeliyiz. Bu da, felsefeyle mümkündür. Hayat nedir ? sorusunun birden çok cevabı vardır. Genel cevabı boşluktur. (dmy.info/hayat-bos-mu) Kozmik boş zamandır. Boş zamanları nasıl değerlendiriyorsak öyle değerlendirmek gerekir. Mutlu olmak, aşırıya kaçmamak ve hoş bir anı olarak kalmak iyi bir seçenek gibi görünmektedir. En azından bir şeyleri mahvetmeden yaşarsak bilmediğimiz anlama karşı gelmemiş oluruz. Bak: dmy.info/hayati-nasil-yasamali/
Erwin Schöringer’e göre: yaşayan şeyler düzensizlikten ve etrafı ile aynı hale gelmekten kaçınmaya çalışanlardır. Bakınız: Hayat Nedir, Kurs Gesagt animasyonu.