Hayatın Anlamı Nedir Nedir?
Hayat ne demektir? Neden yaşıyorum? Yaşamak nedir? Nedir bu yaşamak? diyerek geçen yıllardan sonra Hayatın Anlamı- Hayatın Ben Tarafı diye bir yazı yazdım. Edebiyat olarak iyi değil ancak soruya yanıt vermesi açısından benzersiz oldu. Evde kendi başıma duvarlara bakarak çözmeye çalıştığım anlamı anlatmaya çalıştım. Çözmüş numarası yapamayacağım. Ancak çözmemiş de değilim. En azından çok merak ettiğimi söylemeliyim. Bu soru için merak ettim. Hayatı izledim, canlıları okudum. Kendimi ve varlığı düşündüm. Bütüne bakmaya çalıştım. Önemli olan da buydu. İnsanın bu tarafına sorular sordum. Çabam hayatın bu naçizane tarafı için keyifli ve faydalıydı. Bak: dmy.info/hayat-nedir/ Bak: dmy.info/yasamin-anlami-nedir/
Hayatın anlamının bir yanıt biçiminde mevcut olmadığını anladım. Hayatın içindeki küçük bir araçla, dille, hayatın anlamı belirlenemez. Ancak en azından betimlenebilir. Küçük çocukların anlamını bilmediği şeyleri benzetmesi gibi, hayatı hayattaki şeylere benzetebiliriz. Bu, hem çocukların, hem de bizim, ihtiyaçlarımızın geçici olarak görülmesini sağlar. Elimizdeki araçlar, bütünün tarifine yetmiyorsa onu tasvir etmeyi deneriz. Böylelikle, aslında her insanın sorduğu hayatın anlamı sorusunu anlayabiliriz. Her insan hayatın içindeki olaylarda neden- nasıl diye merak etmiştir. Hayatın içindeki küçük çabalarımızı merak etmişizdir. Bildiğimiz tüm çabaların içinde bulunduğu hayat çabasını sormanın yalnızca bir ölçek farklılığı olduğunu düşünürsek, herkesin anlam arayışında olduğunu varsayabiliriz.
Hayatın Anlamını Aramak
Merak ettik. Binlerce yıl sorduk, keşfettik. Afrika’daki ilkel kabilelerden, bugünkü ilkel şehirlilere ulaştık. Mutluluk ve yaşam olarak ileri gittiğimiz söylenemez. Belki geri bile gittik. Ancak “soru” olarak çok şey kazandığımız açıktır. Her keşif, daha çok soruyu getirdi. Dilin gelişimi, dillerin farklılığı bir sürü sorunu ortaya çıkardı. İnsan kendi içinde bir dünya kurarken sorular arttıkça arttı. Başlangıçta neden, nasıl gibi sorular görünen şeylere ilişkindi. Gündelik problemlerimiz vardı. Pratik soru anlayışını bıraktık. Artık görünen- görünmeyen her şeye dair bir sorumuz vardı. Mesela, evrenin merkezini dünya sanıyorduk. Böyle olmadığını keşfettik, sonrasını merak ettik. Dünyanın mikroskobik bir parça olduğunu anlamak, merakımız sayesinde, uzun sürmedi. Hayatın sandığımız öneme haiz olmadığını anlamak soruları artırdı. Her şeyin merkezindeki insan imajı yıkılınca hayatın anlamı da dahil, birçok problem ortaya çıktı. Eskiden tanrının, tanrı-kralın ve onların elçilerinin rahatı için yaşayan insanlar özgürleşti. Kendi rahatını hayatının amacı edinen iktidarlar yıkılınca birey soru edinmeye başladı.
Artık emredilen amaçlar yerine kendi amacımızı belirlemeliydik. Bu da iktidar anlayışının (kendi vatandaşlarına) köreldiği batıda oluşmaya başladı. İkinci Dünya Savaşı ile sorular artmaya başladı. Varoluşçuluk, dönemindeki güç mücadelelerini sorgulayarak gelişti ve hayatın anlamı sorusunu konu edindi. Var olmak nedir, neden yaşıyoruz, hayat nedir gibi sorular insanın iktidardan azat olması ile belirdi. Başkasının amaçlarına, güç mücadelelerine alet olmayan insan hayatın anlamını merak etti. Başkasının çıkarlarına yönelik amaçlar, birtakım kişilerce verilmedikçe hayatın bir anlamı yoktu. Daha açık bir ifadeyle: sömüren iktidarlarca, insanlığa binlerce yıl boyunca hayatın anlamı verilmişti. Bu olmayınca insan soruyla baş başa kaldı.
Neymiş hayatın anlamı? Nedir bu hayat?
Başkalarınca anlam verilmemiş hayatlar, hayatın anlamını arar. Özgür kalmış düşünceler bunu muhakkak arayacaktır. Felsefe de böyle bir merakla başlamıştır. İlk filozoflar evrenin başlangıcına, ilk nedene dair sorularla yola çıkmıştır. Kendini özgür kılmak soruyla baş başa kalmaktır. Zincirlerinden kurtulanlar yanıt aramaya koyulmuştur. Sorunun yanıtı ise, en başta söylediğimiz gibi “ifade” problemiyle gelir. Herkesin uzlaşacağı bir yanıt bulmak güç olabilir. Hayatın anlamı, anlam arayışı da olabilir. Bizim burada söyleyebileceğimiz şey, hayatın anlamı sorusunun, cevaptan daha öncelikli ve ilgi çekici olmasıdır. Kendini özgür kılan insan bu soruya ulaşıyorsa, hayatın anlamı sorusunun anlamı ne olabilir?
Soruya ya da sorunun sorusuna bir yanıt bulmanın daha çok soruya yol açacağı aşikar. Varsayalım ki: hayat bir sınavdır. O zaman nasıl bir sınavdır? Neyi ölçüyor? Öğretmeni kim? İstediğimiz sorudan başlayabilir miyiz? gibi binlerce soru aklımızı kurcalayacaktır. Benim gibi varsayımcılar tüm bu olasılıkları gözden geçirmiştir. Gerçekten de bu soruyla yatıp kalkan insanlar var. Tüm olasılıklara inanıp tek tek sorgulayan ve hiçbir imkanı dışarıda bırakmayan meraklılar vardır. Hayatınanlamıcılar diyebileceğimiz bu kişiler işin sonunda garip bir gülümsemeyle kalırlar. Hayatın anlamı yoktur, ya da vardır demek yerine hayatın anlamını yaşama yolundadırlar. Bu da hiçlik ile varlık arası bir felsefeye denk gelir. Her şeyin anlamlı ve anlamsız olduğu bir düşünce dünyasına sahipliktir. İçinde bulunduğumuz hayatın anlamı gibi yaşamaktır.
Hayatın anlamı nedir diye sorduk ancak yanıt vermedik. Yanıt iletişim olarak mümkün olmayabilir. Üzerinde uzlaştığımız sözcüklerle, üzerinde uzlaşmadığımız hayatın anlamını ifade edemeyiz. Bir de yöntem sorunu vardır. Hayat halihazırda içinde döndüğümüz bir harekettir. Çoğumuz sebebini, anlamını soramayıp dönüş içinde ayakta durmaya çalışırız. Dönme dolap gibi düşünelim. İçinde doğup büyüdünüz ve dolap, dönme, dönüş gibi şeyleri dahi bilmiyorsunuz. Çünkü doğanızda yok. Hayatın anlamını sormak bir hata gibi gelecektir. Bazı aklıevveller aramakta ısrar etse de dışına çıkmadıkça bu dolabı görmek imkan dahilinde değildir.
Çevrilen hayat dolabında öylesine bir arayış bizimkisi. Belki de başta söylediğimiz husus daha önemlidir. Neden bazılarımız merak ediyor da çoğumuzun bu sorularla hiç işi yok? Kalabalıklar bu felsefeye çılgınlıkmış gibi bakıyor. Felsefecilere göre de hayatın anlamını merak etmemek bir gariplik. Öyle ya, içinde birçok sorun edindiğimiz hayatın ne olduğunu bilmeden nasıl yaşıyoruz? Ne olduğunu bile bilmediğimiz hayatı nasıl yaşıyoruz? Bak: dmy.info/hayatin-anlami
Ne kadar aklımıza uygun yaşıyorsak, hayatın anlamını o kadar az anlarız. Leo Tolstoy
“Anlamak deşifre etmektir, anlam bulmak çeviridir.” George Steiner
Hayat nedir? Anlam nedir?
Bana göre anlam (landırma), məna (landırma) – alqılama, yaxud, təxəyyül və təsəvvür sahəsinə daxil olan şeyin – zehində – o şeylə birbaşa, yaxından, yaxud, dolaylı və uzaqdan əlaqəli – yaddaşda saxlanılan – öncəki (əvvəlki) təcrübələri, dənəyimləri, sınaqları, hissləri, duyğuları, siqnalları, qavramları – yəni bilgiləri – çağırışdırmasıdır; onları işarət etməsi, görstərməsidir.
Hayatın anlamı nedir sorusuna – her fert bir tür yanıt vere bilir.
Asıl olan soru – hayatın anlamı nedir? – sorusu değil; hayatın anlamı ne olmalıdır? – sorusudur.
“Hayatın anlamı nedir..?” sorusu sadece bir yanılsamadır. Çünkü hayatın kendinden kaynaklanan bir anlamı yoktur. İllede hayatın kendinden kaynaklanan bir anlamı olmalı derseniz ona “varolmak ve varlığını genler aracılığıyla bir sonraki nesile aktarmak” diyebilirsiniz. Hayata yüklediğimiz diğer tüm anlamlar bizden kaynaklıdır ve bizim için hayatın anlamıdır. Hayatın kendisini bağlamaz.
Biz iddia etmek yerine var olan bir soruyu betimlemek cihetine gittik. Siz de haklısınız ancak merak edilen hususları izah etmek sitemizin temel gayesidir.
mustafa hayat bu kadar mı güzel özetlenir.
Hayatın anlamı nedir sorusundan önce anlam nedir sorusunu sormak gerekir.Bence anlam insan aklının ve algısının yarattığı bir şey.Evren veya dünya kendi içinde anlamlı veya anlamsız değildir, sadece vardır, onu anlamlı veya anlamsız kılan insan beyninin algısıdır, bu sebeple insanlar hayatının anlamını kendi felsefi görüşleriyle belirleyebilirler ama bu anlam algısının gerçekten var olduğunu göstermez.
bence hayatın anlamı biz ve bizim yaptıklarımız çünkü biz olmassak hiç bir şeyin anlamı olmaz çünkü biz olmayız o düşünceleri ve o hayalleri gerçekleştirmeye çalışan kimse olmaz
ouvv.. helal olsun :)
Peki biz kimiz neden varız?
Biz ağaçlar gibi iskelet kalıp daha sonra hayat bulacak canlılarız. Zariyat suresi 56 yada 57.ayete bak. Emir ve yasaklara uy iyi bir insan ol.
Hayatın anlamı “Özgür ol yaşa diğerlerinden farkın olsun” hayatın anlamı benim için budur
Düşünkinelerbulasınyaşakinelergöresin
atalarımız dünyayı evrenin merkezi sanıyordu, haksızda sayılmazlar. Çünkü onlarla aynı çağlarda yaşasaydık bizde öyle düşünecektik. şimdi ise kendimizi evrenin merkezine koyuyoruz. bir an için insanın bu dünyada varolmadığını düşünün. doğada ve bütün evrende ne değişirdi? evrenin kendi iç işleyişi ve yasaları farklımı işlerdi? hayır. insanın yarattıklarını evrenin yarattıklarını önüne neden koyuyoruz. yüklediğimiz bütün anlamlar bize aittir evreni bağlamaz. kendimizi evrenin merkezine koymaktan vazgeçelim.
Eğer yüzme bilmeden denize atlarşak boguluruz hasta insanlar hayatın anlamını sorgular ve soruların sonu gelmez
Bir depresyon hastası için hayatın anlamsızlığı nasıl yetersiz bir bakış açısıysa, çoşku ile hayatı yaşayan sağlıklı bir insanın yüklediği anlamda da tek başına yetersizdir.. Her zaman birşeyler eksiktir. Evet hayata anlam biz yükleriz, yada evrenin bize yüklediğini yaşarız.. Farkındalık ise elimizde olan işte o ince çizgiyi bilmek elimizde olan tek şey…
Farkında olmak çok korkunç olabiliyor , bazen bütün alemler (şeyler , canlı cansız , dünyevi hurafi) kafanın içinde ahenkle dans eder ,bazende keşmekeş; iyiki tanrı değilim yada onun gibi Bişey.
Kim (Ne) ( Neler) bizimle oyun oynuyorsa çok iyi oynuyor …
öncelikle şunu söylemem gerekiyor , anlam veya anlamsızlık denilen kavramlar ve bütün kavramlar bizim için insan için yaratılmış, yani aslında hayatın anlamını çözmek demek veya anlamsızılığını bizi hiç yere vardırmaz belkide enfazla sınıra kadar ilerleyebilirz, aynı yaşamın ölümün sınırı oldugu gibi insanın bilmediği ve asla bilemeyeceği bi rengi veya bi cismi gördüğü anki hali bunun en küçük örneği, gerçeklik denilen şeyde yaratılmış bişey bu bütünü görebilmek çok önemli ,onun altındaki her yorum her görüş milyonlarca olsa dahi anlamsız, siz hiç bir ağacın nefes alıp verdiğini kendi gözlerinizle gördünüzmü ? peki görseydiniz ne değişirdi ne düşünürdünüz ? veya insanların düşüncelerini duyabildiğinizi her canlının hissettiklerini hissedebildiğinizi ? emin olun su an sizin gerçekliğinizden hiç bi farkı yok bunların, belkide olabilir eğer doğru kişiyseniz ama işin özünde göremediğiniz veya hissedemediğiniz çok büyük bi faktör var dünyadaki her sorunun cevabını bulabileceğiniz,aslında dünyadaki soruların cevabını cokta önemsemiceniz bir şey, yine bi yere kadar tabi tamamını deil.., Ruh. bu dünyadaki bütün herşeyin ve bu dünyanın öbür dünyaya açılan yolundaki her sorunun her düşüncenin cevabı Ruhta… insanın en temelde kendini arayışındada yaşamı sorgulayışındada odaklanması gereken en önemli şey ama tabi bununda yolları var ona göre hareket etmek düşünmek yaşamak gerekiyor… onun dışındaki her uğraş her felfesik düşünce veya başka yollar sınırda kalır…ve ruh buna üzülür sonuncunda ne olacagını insanın karakteri yaşantısı zihni karar verir… bu dünyaya ait olan herşeyi bedeninizi zihninizi basitleştirin ama yinede elinizden geleni yapın önemli olan gerçek size bu dünyadaki tek gerçek olan Ruha ulaşmak için mücadele verin, bu yolda ilerlediğiniz zaman aslında bu sorulara cvb aramadığınızı , arıyosanız dahi su içmek kadar kolay bişey oldugunu göreceksiniz sonrası zaten çok büyük ve çok güzel bi yaşam sizin için …
Anlam arayışı hayattaki diğer olayları sorgulayan insanın çabasıdır. Yaptığı şeyleri düşünen kişi yeterince dürüstse yaptıklarının anlamını hesaba katacaktır. “Hayatın anlamı” meşhur bir tümce olsa da, aslında sadece anlam bulmak isteyen insanın uğradığı bir paragraftır. Metin arayış metnidir, bütünde bir çaba vardır. Bir gidişatımız var ve bilinmeyen uçlara sahip. Bilinmeyen uçlar arasında metin oluşturmaktayız. Başı ve sonu bizim tarafımızdan yazılmamış. Ne gariptir ki metnin kastını oluşturan baş ve sondur. İnsan da bu arada mütevazı bir yer tutucu olmaktadır. Yazdığımıza nokta koyamıyoruz. Hatta kocaman bir metinde bir nokta bile olabiliyor muyuz sorgulamak gerekir. Her inanışta ne kadar geçici olduğumuz vurgulanmıştır. Bizim burada yaptığımız hayatın içindeki küçük şeyleri değil, hayatın kendisini sorun edinerek farklı bir uğraş edinmektir. Gelip geçerken sadece daha düşünceli görünüyoruz.
hayatın anlamı veya başka herhangi bişeyin anlamını aramak için kendinizi oldugunuz kadarıyla nereye koyup , nerden bakıp , nerden başlayıp nereye kadar anlam aradıgımıza kendimiz karar veriyoruz bilinçli veya bilinçsiz , hayatın anlamını ararken bi insan , hayat onun için herşeyse , varabileceği yerler veya varmak istediği yerler sınırlı ve bellidir , yani kişi karşıya bi taraf belirlediği zaman ister istemez kendinede bi taraf belirlemiş olur., bunu taraf derken direk öyle algılamayın , yani kitap derken hafızanında bi kitap oldugu şekliyle düşünün. neyse mesela bugün suriyeli Muhacırlara sıgınmacı diyen biri kendini sığınılan üst biyere koyuyor gibi (amacım siyaset falan deil sadece aklıma gelen ilk örnek) , hayatın anlamını aramaya başlayan bi insan bi sebebten , başka herhangi bi yaşantı veya düşünceden kendini koydugu yer cok önemli.. sınırlı insan bedeni ve zihniyle veya tecrübesi bunun karşısına kendini koyarsa varabileceği yer bundan öncekilerinde varılabildiği bi çok yerden herhangi biri olabilir sadece.. insanın hayatta bu doğrultuda kendini koydugu nokta beyniyle düşünceleriyle tecrübeleriyle beraber aslında gerçekten kim olduguyla veya ne olduguyla ortaya koyup bunu araması gerekiyor.. benim hissettiklerimi yazmam veya bildiklerimi cok sınırlı burada yani aslında ben aliyim ben ahmedim derken siz aslında kim oldugunuzu bilmeye başlarsanız veya ne oldugunuzu bu arayıştaki anlamlar yerine oturuyor hayatın özü ne sorusundan ziyade insanın özü ne nerden bakmalı nerden başlamalı insanın içindeki geçmiş , zamanın geçmişinden veya hayatın cok daha ötesinde bunu bilmek hissetmek cok zor olsada belkide bence buralardan başlanmalı. cok açıklayıcı olamıyorum kusura bakmayın.. hissettiklerimi veya bildiklerimi buraya yazmak aktarmak cok zor kelimeler sınırlı belkide 1000 kitap okumam gerekiyor bilemiyorum.. ne demek istediğimi az da olsa anlayabiliyosan(ız) sevinirim…:)
Hayat kendine atılan kazıklardan ibaretdir ( teçrübe ) gerisini nekadar düşünsen boş sonuç yok ibadetini yap ölümden sonrasınıda olunca seçer yaparsın .
Bence hayatın anlamı yoktur. Felsefi açıdan bir anlamı yok bilimsel açıdan var gen aktarımı. Uzun zamandır neden hayattayım sorusuna cevap aradım henüz bulmuş değilim. Kendimi çoğu zaman bu koca gezegende yalnız ve amaçsız hissediyorum. Neden var olduğumu bilmiyorum en korktuğum unutulmak.. nedeni ise gökyüzüne bakıp düşüncelere daldığım zaman ne kadar küçük ufacık neredeyse bir hiç olarak görüyorum her birimizin dünya üzerindeki etkisi sıfıra çok yakın bir deger. yani aslında bence degersiziz bilim insanları yıllardır araştırma yapıyorlar ve başka bir dünya bulabilmiş değiller öyleyse biz insanoğlu bu dünya da niye varız bu bedenlere büründüğümüz için şanslımıyızz? hayır tam aksine neden biz seçildik? bu dünya da her şey bir yalan çünkü beni gibi bu düzenin bir parçası olmak istemeyen başka birileri varmdr bilmiyorum fakat bence biz insanlar dünyaya sadece acı çekmek için geldik başta bizi sarhoş eden her şeye aşık olduk daha sonra aslında onlardan nefret ettik bu bir kadın olabilir bir erkek bir araba bir arkadaş herşey olabilir herşeyi tükettik belkide tükettiğimizi sandığımz şeyler dahi yoktular biz öyle sandık. Ben inançlı biriyim Allaha inanıyorum sadece neden bizi yarattığına hala akıl sır erdirmiş değilim hep söylenir ya iki yol var biri iyi digeri kötü allah sana akıl vermiş iyiyi kötüyü ayırt edebilesin diye bunu söyleyenler allahın bize bahşettiği en önemli şeyi unutuyorlar.. duygularımızı eğer öfkelendiğimzde kendimize engel olamıyorsak aşık olduğumzda coşup sürekli sırıtıyorsak üzüldüğümüz zaman gözyaşlarımızı tutamıyorsak nasıl günahkar olmamamız bekleniyor bizden çağın getirdikleri yani zaten cehennemi boyluyacaz bu dunyaya acı cekmeye geldik hayatın anlamı bence acı cekmek. keşke hiç doğmasaydım!
Camus ve Sisifos Söyleni’ni okumalısınız. Aslında acı yoktur. Bir olay vardır. İnsan bunu acı veya lanet olarak algılayabilir. Bu durum ancak onu benimsemekle anlaşılır. Anlayarak yaşarsak hayat kendini açığa çıkarır. Acı veya sevinç bizim kabullerimizdir. Algılarınızla oynayın, değişiklik elinizde.
Katılmadığım hususlar var ama, kendinizi müthiş ifade etmişsiniz. Etkileyici
Hayatin anlami ” Kainatin yaraticisini tanimak ve ona iman ve kulluk etmektir. Bize bu hayati veren ” ebedinin dostu ebedi olmak lazim gelir” kaidesince bizi ebedi mekanlarina alacaktir muhakkak.
hayatin anlamini bilince ne gececek elinize :) öncelikle ne oldugnu anlamak ve ne olmak istedigne karar vermelisin ASK sevgi saygi ve huzurdan baska neye ihtiyaciniz var hayatin kücük seyleri göründügünden daha büyükdür bence hepsi sevgi kim olursa olsun hepimiz ayniyiz ilk basda kendini sevmek cünkü sen kendini sevmezsen baska kim sevecek bana göre hayatin bir anlami yok düsüne düsüne kafanizi yormayin cünkü tesadüf diye birseye inanmiyorum bence hepsi olmasi gibi oluyor ve hepside SIMDI oluyor bu dakika ve saniyede ve biz zaten birsey yapamyiz o yüzden hayatini yasa :)
Bravo:)
Hayatın anlamı sorusuna cevap vermek canlı nedir sorusuna cevap vermeye çalışmak gibi bir şey. Soru aynı olsa da çok fazla kombinasyonlarda cevaplar olabiliyor. Ama arkadaşlar okumayla arası olan farklılıklara saygısı olan insanlara bakın, Söyledikleri can alıcı noktalara bakın bazı ‘öz’ler göreceksiniz.
Ve siz bilginin takipçisi olmaya devam ettiğiniz sürece siz de o özü savunacak ve şahitlik edeceksiniz. Buna fıtrat diyorum ben. Yani eğer akıl gerektiği ölçüde çalıştırılırsa hayatın özü de temelde aynı olacaktır.
Hayat nedir? Hayat zenginlerin yaşayaşagi bir dünyadır.
Bence hayatın anlamını aramakla vakit harcamayın,hayatın ananlamı sizi aşar Allahın emirlerini yerine getirmek herşeyin asıl cevabı
Ünlü bır fılosofcu (René Descartes=) böyle demiş
COGITO ERGO SUM-Düşünüyorum Öyleyse Varım
HAYAT bilincli olarak kendimizi anlamamizdir.Eğer bizler kendimizi bilinçli olarak ilimli şüur ve irade sahibi olduğumuzu bilirsek o zaman bizi bi Yaratıcını yaratdığını anlar ve hayatdakı amacımızın ne olduğunuda anlaya biliriz umarım bu felsefi düşünceyle biraz hayatı anlarsanız….
“Yaşamın amacı mutlak (yani genel olarak ama aynı zamanda ayrıntılı olarak) hakiki gerçeği araştırmaktır.
Ne kadar çok öğrenirsek, araştırırsak, sorgularsak, gözlemlersek ve deneylerle kanıtlarsak gerçeğe o kadar yaklaşırız veya kesin olarak bilebiliriz!
Gerçeği daha kesin olarak bilirsek, yaşamın anlamı ve amacı hakkında daha çok şey öğrenebiliriz.
Kainatın da bir hedefi var! O hedefe doğru gelişme göstermekte, akmaktadır!
Bu hedef, tabiat kanunları, aralarında akan bir enerji akımı ile sürekli değişim ve dönüşüm yoluyla oluştuğunu gözlemlemekteyiz.
Değişim ve dönüşümün kendisinin ve hedefinin ne olduğunu bilirsek (yani var olan ve var olmuş olan her şeyi bilir ve anlarsak), varoluş amacımızı da bilebiliriz. ”