En iyi ilişki türü karşılıklı kazançtır, değil mi? Tüm müzakerelerde bütünleştirici pazarlıklar ararız. Yine de hiçbir müzakere kaybetmeden bitmez. İki taraf daha iyi sonuçlar elde edebilir, ancak her zaman ödenmesi gereken bir bedel vardır. Bedeli, maliyeti olmayan tek ilişki sevgidir. Sevgi nihai kazan-kazan durumudur. Her iki taraf da kazanır ve maliyetleri yine kârdır.
Ekonomide üstünlüğü elde etmek gibi temel bir çıkmaza sahibiz, ancak alt taraf olmanın da avantajları var; örneğin fare yarışını bırakmak. Kaybetmek kazanmanın bir başka çeşididir. Kaybederek ya da aşağı kalarak ne kazanırız? -Bir yetişkin olarak bir çocuk oyununda kaybetmekten ne kazanırsanız onu: karşı tarafa duyulan sevgi ve sempati. Biz hayatı elden bırakacak kadar üstün varlıklar değiliz, gerçeğiz ve hepimiz arzuları var. Şimdilik bırakmayacağız. Yani, eğer kazanmanız gerekiyorsa, kar etmeniz gerekiyorsa, bunu karşılıklı fayda ile yapacaksınız. Ayrıca, eğer bir ilişki türü, bir meslek seçebiliyorsanız, sevgiyi seçin.
Seçme yeterliliğiniz ve fırsatınız varsa; her zaman bir sevgi etkileşimi seçmelisiniz. Sevgide herkes kazanır. Sevgi sayesinde herkes başarır. Sevgiden beklenenden daha fazlası üretilir. Sevgiye karşı herkes isteklidir. Sevgi konusunda herkes uzmandır. Sevgiden dışarıda ve sevgiden sonra geri dönüş oranı en yüksektir.
İş anlaşmalarını kazan-kazan durumları olarak düşünüyoruz. Oysa iş bize malzeme, emek, fırsat kaybettirir… İşi yapanlar kaybetmese de her zaman kaybeden bir taraf vardır; örneğin çevre ve diğer piyasa aktörleri gibi dış faktörler. Aksine, sevgi olduğunda; yani birbirimize koşulsuz teslimiyet, beklenmedik bir geri dönüş olur: daha fazla sevgi ve bedelsiz kazanç.
Tek kazan-kazan sonuç sevgi yoluyla, çıkar gözetmeden vazgeçme yoluyla olur. Bu büyülü ve ironik görünüyor, ama hayatın yolu bu. Sevginin yokluğu daha fazla sevgi yaratır; kaygı ve ilginin aksine. Kendimizi sevgiyle sarmak en iyisidir, böylece yatırım yaptığımızdan daha fazlasını elde ederiz. Bu, insan ilişkilerinin füzyon jeneratörü gibidir. Bu bir mucize gibi görünüyor, gerçekten öyle. Yol boyu yanımızdaydı. İçimizdeki mucizeleri fark edemeyecek kadar dış olaylara odaklanmıştık. Kendimize yeniden odaklanırsak, aradığımız şeye sahip olduğumuzu göreceğiz.
Sadece üstler sevebilir. Sevmeyi tercih edebilmeleri gerekir çünkü, mecburiyete sevgi diyemeyiz. Hayvanlar bizi sevmez, biz onların ilkel davranışlarını severiz. Kötü insanları sevin, onlara koşulsuz sevgi gösterin çünkü bu oyunu bitirdiniz. Üstünlük, sen olduğun için değil, bir üst yapı olduğun için: Kurum, toplum, kavram, ideal seviye, insanlık ve üstü…