Richard McKay Rorty ( 1931 – 2007) Amerikalı pragmatik-post analitik filozoftur. Felsefe tarihini ve analitik felsefe geleneğini incelemesi sonucunda felsefe geleneğinin dış dünyanın bağımsız gerçekliğine dair gerçek bilgi iddialarına karşı çıktı.
Hayatı
New York’ta sosyal demokrat bir ailede doğdu. Babasının sinir hastalıklarına bağlı bir şekilde ergenliğinde depresyona giren Richard psikiyatrik tedavi gördü. 15 yaşında Chicago Üniversitesi’nde öğrenim görmeye başladı. Yale Üniversitesi’ndeki doktorasını 1956’da tamamladı. Harvard profesörlerinden Amelie Oksenberg ile evlendi. Wellesley College’da 1961’e kadar üç yıl öğretim görevlisi oldu. Daha sonra Princeton Üniversitesi’ne geçti ve burada 21 yıl görev yaptı. 1972’de eşinden boşandı ve biyoetikçi Mary Varney ile evlendi. 1997’de Stanford Üniversitesi’nde geri kalan akademik kariyerini geçirmek üzere göreve başladı.
Gerçek orada bir yerde olamaz- insan zihninden bağımsız bar olamaz- Dünya orada bir yerde, ama dünyanın tasviri değil. Sadece dünyanın tasviri doğru ya da yanlış olabilir. Dünya insanların tasvir edici faaliyetlerinden bağımsız olarak çıplaktır.
Contingency, Irony, and Solidarity (1989 ), 5.
Çalışmaları
Doktorası The Concept of Potentiality(Olasılık kavramı) Paul Weiss danışmanlığında hazırlanmıştır. Editör olarak yer aldığı ilk kitap olan The Linguistic Turn[(1967) Dilsel dönemeç] başta John Dewey olmak üzere bu konudaki klasik analitik denemelerin toplandığı bir derlemeydi.
W.V. Quine ve Wilfrid Sellars etkisiyle Philosophy and the Mirror of Nature [(1979) Felsefe ve Doğanın Aynası] adlı eseri yazdı. Bu eserde modern epistemolojinin bir ayna gibi dış gerçekliği yansıtmaya çalıştığını, böyle bir gerçeklik aramak ve sorunu çözmek yerine yapısal yaklaşmayı ve sadece dil sorunları olduğunu anlamayı önermiştir. Felsefi sorunları çözmek yerine yok etmek ister. Kendisi pragmatist olarak tanınan Rorty, bu uydurma sorunlardan kurtulup kullanıma bakmalıdır. Filozofun rolü ise entelektüel at sineği olmak ve önceki uygulamaları eleştirerek kopuşlara sebep olmaktır.
Yeniden tanımlanarak her şeyin iyi ya da kötü görünmesi sağlanabilir.
Contingency, Irony, and Solidarity (1989), p. 73
Contingency, Irony, and Solidarity [(1989) Olumsallık, İroni ve Dayanışma] eserinde Platoncu idealistlere alternatif bir söz dağarcığı oluşturmaya girişir. Analitik anlatım biçimlerinden dahi farklı bir yöntem aradığı bu eserde kıymete değer hiçbir gerçeklik kuramının olmadığı varsayımına (Cümlelerin doğruluğu- semantik doğruluk hariç) dayanır. Eserde başlıktaki ifadelerden de anlaşıldığı gibi kamusal bir felsefenin politik argümanlarını zulme karşı olmakta birleştirmiş; özel ve kamusal alanlar ayrımlarıyla da denetime tabi tutmuştur. Bu eserde açıkladığı ironizm terimi onun felsefesini ve zihniyetini özetler niteliktedir. İroni yaparak, sürekli yeniden açıklama yoluyla var olan en iyi benliği üretme çabasıdır diyebiliriz. Zorululuğu ve evrensellik iddiasını reddederken pragmatik- liberal bir çizgideki terim Proust, Nietzsche, Foucault, Heidegger, Derrida, ve Nabokov gibi entelektüeller ile özdeşleşir.
Essays on Heidegger and Others: Philosophical Papers (1991); ve Truth and Progress: Philosophical Papers (1998) adlı eserlerinde analitik ve kıta felsefesindeki çatallanmayı uzlaştırmaya çalışır. İki geleneğin zıt değil tamamlayıcı olduğunu söyler.
Ölümünden kısa bir süre önce yazdığı The Fir of Life(2007) yazısında:
Şimdi hayatımın birazını şiirle geçirmiş olmayı dilerdim. Bunun nedeni, düzyazıda ifade edilemeyen gerçekleri kaçırmaktan korkmam değildir. Böyle bir gerçek yok; Swinburne ve Landor’un bildiği, ama Epikür ve Heidegger’in yakalyamadığı bir şey yok. Aksine, daha eski kestaneleri kırsaydım daha eksiksiz yaşayacaktım – tıpkı daha çok yakın arkadaş edinmiş olsaydım yaşayacağım gibi. Daha zengin kelime dağarcığı olan kültürler daha çok insandırlar – Canavarlıktan daha uzaklaşmışlardır- ve de kelime dağarcığı daha zayıf olanlardan. Erkek ve kadın bireyler hatıraları şiirlerle doldurulduğunda daha insandırlar.
The Fire of Life, Poetry magazine, November 2007 .
Rorty 2007’de evinde pankreas kanserinden vefat etmiştir.
Felsefesi
John Dewey, Ludwig Wittgenstein, Willard Van Orman Quine, and Wilfrid Sellars gibi filozoflardan etkilenen Rorty epistemoloji, dil felsefesi, zihin felsefesi, etik konularında çalışmış bir post analitik- neo pragmatik filozoftur.
Felsefe, daha titiz hale gelerek değil, daha yaratıcı hale gelerek ilerleme kaydeder.
Introduction to Truth and Progress: Philosophical Papers, Volume 3 (1998).
Bizim kendi içimize koyduklarımıza etik adını veren Rorty, ruhu bir insan icadı sayar, onu da içeri biz yerleştirmişizdir. Çoğu felsefe geleneğinde “bu, doğru mu” sorusunun özdeşi “bu, şeylerin gerçekliğini doğru bir şekilde temsil ediyor mu” sorusudur. Pragmatistler ise daha çok “bunu doğru kabul etmemizin pratik etkileri nelerdir” diye sorarlar. Rorty’nin de dahil olduğu Pragmatizmin Amerika’daki geleneği semantik doğruluk dışındaki doğruluğu işe yararlık/ pratikte- kullanımda fayda olarak görmüşlerdir.
“Gerçek insan” fikrinden kaçınmak, kendini, tanrısal bir dünyanın yerini alacak şekilde bölme girişiminden kaçınmaktır.
Contingency, Irony, and Solidarity (1989), p. 35
Köpeği deneyimleyemediğimiz için köpek hakkında gerçek bir bilgi üretemeyiz. Sadece dilsel ifadelerle kendi geleneksel- dünyayı tasnif etmek için kullandığımız- dilimizle algılarımızı içinden çıkılmaz hale getiririz. Bilgi doğayı yansıtamaz. Dil sosyal bir olgudur ve doğrunun ve bilginin ne olduğu kararlaştırıldığında bunun toplumsal bir karar- toplumun dediğini gerçekleştirmek” anlamına geleceği açıktır. Ne söyleyeceğimizi toplumsal içeriğimiz belirler. Tarihimiz ve çevremizdekiler bilgi iddialarımızı kontrol eder. Gerçeklik Rorty’ye göre çevremizdekilerin söylememize izin verdiği şeydir. Bazı teoriler ham veriyi işleyerek-kameranın ışığı yakalaması gibi- bilgi edindiğimizi söylese de inancımızın duyu algılarımıza karıştığı ve dünyadaki şeylere dayatıldığını söyler.
Felsefe ve Doğanın Aynası’nda Rorty, Platon’dan itibaren Batı felsefesinin kendisini böyle bir ‘metafor’ olarak gördüğünü iddia ediyor. Artık bunu bırakması gerektiğini savunuyor çünkü artık ‘bilgiyi’ bir ‘konuşma ve sosyal uygulama meselesinden’ başka bir şey olarak görmekten fazla bir anlam yok. Rorty’nin eleştirmenleri tartışmayı küçümseme eğilimindedir çünkü tek başına ‘konuşma’ ve ‘sosyal uygulama’ kavramlarının ne kadar dolu olduğunu kavrayamazlar…
Malachowski, A. (2001). Conversation. In Richard Rorty (pp. 37-66). Acumen Publishing.
Hangi ahlaki ilkeyi düşünürseniz düşünün filozof tam karşıt bir ilke bulacaktır. Her şey tartışmaya açıktır. En yapılamaz dediğimiz ahlaki ilkeler bile tartışmalıdır, çünkü kesin gerçeğe dayanmak imkansızdır ki, böyle bir şey semantik doğruluk dışında mümkün değildir. Etik ise diğer insanlarla en iyiyi yapabilmez, daha iyi bir dünya inşa etmek dışında kesin bir şey söyleyemez.
Olumsallık(ihtimallilik), İroni ve Dayanışma eserinde etik önerisinin bir özetini görebiliriz. Gerçeğe ulaşamayacağımızı anlayarak olasılıklar içinde bir tevazu sahibi olmamızı, bu nedenle ve başkalarıyla yaşadığımız için dayanışmayı ve standart bir etik olmadığı için yeniden değerlendirip- ironi yapmayı ihmal etmemeliyiz.
Özgürlük olumsallığın kabulüdür.
Richard Rorty. Contingency, Irony and Solidarity. New York: Cambridge University Press, 1989, Volume 6, s.46.