Schindlerin Listesi
Bir Steven Spielberg yapımı olan Schindlerin Listesi adlı filmi inceleyeceğiz. Tabi film bir araçtır. Sanatçılar vasıtasıyla insanı tanımaya çalışacağız. Film Krakow tren istasyonunda başlıyor. Tipik yahudi isimlerinin daktiloyla kaydedildiğini görürüz. İlerleyen sahnelerde 3. Reich- 2. Dünya Savaşı öncesinde olduğumuzu anlarız. Yahudiler için toplama kampı yolculuğu devam ederken Filmin baş kahramanı Oskar Schindler bir baloda görünür. Film dünyasının bir tarafı acı çekerken diğer tarafı eğlenmektedir.
Almanlar kötü ve acımasız oldukları kadar başarılı ve güçlüdür. Kendisinden çok daha büyük ülkelerle tek başına savaşmaktadır. (Müttefiklerin katkısı pek azdır) Elbette bunun bir sebebi vardır. Bu kadar şeytani bir güç nasıl olur da böylesine başarılı olur. İyiliğin gücüne ne oldu? İşte filmin başındaki baloda askerler bunu konuşur. Tarihte hep böyle şeyler olmuştur derler, Roma gibi derler. Evet, Roma gibidir. Bir kesimin gücünü alıp diğerine katarsan güçlü olacaktır. Bütün imparatorlukların temel felsefesi budur. Diğerleri senin yerine çalışırsa daha iyi olur felsefesi.
Devlet yahudileri tepelerken ilginç olan halkın buna çanak tutmasıdır. Yahudilerin boşalttığı mevkilere geçmek için can atan Almanlar görürüz. Az nüfuslarına göre çok önemli yerlere gelmiş bu topluluğun göze çarpmakta olduğu aşikardır. Schindler bir kap kacak fabrikası satın alır ve bir de yahudi muhasebeci tutar. Burada yahudi işçiler çalıştırılacak ve ödeme ürünlerle yapılacaktır. Yahudiler uyanıktır ve önce kabul etmezler sonra da Alman markının devalüasyonunu gören Schindler’e karşı koyamazlar. Gettodan vasıfsız işçiler toplanır ve eğitilir.
Schindler’in fabrikası iyi iş çıkarır ve babasının servetini katlayan Schindler mutludur. Yahudilerin hinliğini de görüyoruz. Girdikleri sektörün hilesini iyi kavramaktadırlar. Schindler para için çıktığı yolda Yahudilerin kurtuluşu olur. Belki de hayatın biçtiği görevleri takip ediyoruz . Aynen Oskar Schindler’in yaptığı gibi: Yapılması gerekenin yoluna kendiliğinden girdi. Tüm bu Alman vahşetinin ortasında farklı olmayı nasıl başardı? Tabi ki hayatı ciddiye almayarak. Baştan sona fayda gözetti. Milliyet, ırk, siyaset yerine ekonomisine baktı ve sudan ucuz işçiler olan yahudileri canı pahasına korudu. Bu adamın karakteriyle ilgili baştan sona şu görünür: Hayat hayati olacak kadar ciddi değildir. Korkular, düşünceler insanı mahkum eder. Birilerini mutlu ederken çok düşünmeyiz, kafa patlatmayız. Ama onları sömürmek, onları katletmek için doğal olarak bir tereddütümüz vardır. Sömürü doğaya aykırıdır. Filmin her yerinde bunu görürüz. Her ne kadar popüler kültüre ve Holywood at gözlükleriyle yapılmışsa da bizde mantıklı çağrışımlar uyandırır. Askerlerin halkı sırf Yahudi oldukları için öldürmesi birçoğumuz için yanlıştır. Alman yanlışı kendi sömürülerinin tehlikeye girdiğini anlayan diğer batılı sömürgeciler müdahele edene kadar sürdü.
Askerlere ve bürokratlara rüşvet vererek işçilerini muhafaza etmeyi sürdürür. Hikaye insanlık tarihi açısından iyi ancak benzersiz değildir. Onu benzersiz yapan yapımdır. Birkaç sahnede duygulandığımı ifade etmeliyim. İnsan filmi izlerken dünyada bir terslik var diyebiliyor. Önemli olan genele ilişkin yargılar uyandırabilmek. Bu film bunu başarıyor. Olayların gelişme bölümünde bol bol kötü Alman görüyoruz. Bu kadar kötülük görünce insan yaşamak kötülük müdür diye de düşünüyor. Film bunu amaçlamasa da olay buna neden olur.
Artık tüm yahudiler toplama kampına gönderilecektir. Filmin esas adamı Oskar, servetini yahudileri kurtarmak için harcar. Schindlerin Listesi bu son aşamada ortaya çıkıyor. Schindler ve muhasebecisi 1200 kişilik bir liste yapar. Erkek ve kadınlar iki trenle Krakow’dan yola çıkarlar. Yalnızca erkekler yeni fabrikaya ulaşır. Kadınlar yanlışlıkla toplama kampına gider. Esas oğlan onları yine kurtarır. Tabi buralarda biraz sinematik özellikler seziyor ve olayların gerçekte nasıl olması gerektiğini Holywood gerçekliğini düşünebiliyoruz. Fabrika Alman ordusu için mühimmat üretmektedir. Savaş bitince Schindler suçlu konumuna düşmemek için bölgeyi terk eder. Bir Rus subayı sabahında fabrikaya gelip yahudilere doğya yada batıya gitmemelerini söyler. Onlar da yakın bir kasabaya giderler. Film yahudilerin Oskar Schindlerin mezarını ziyaret etmeleriyle biter.
1993 yapımı siyah- beyaz filme yapım ve hikaye açısından kusur bulmak zor. Yalnız ne kadar epik ve duygusal olsa da bazı sahneler içime sinmedi. Amon’un (kamp komutanı, gerçekte akıl hastası) balkondan eğlencesine insanları vurması gibi. Ya da Schindler’in Çekoslovakya’da Almanya adına casusluk yaptığından hiç bahsedilmemesi, savaştan sonra kurtardığı insanların finansal desteğiyle ayakta kalması, hatta masraflarını geri istemesi gibi şeylerden hiç bahsedilmez. Stern adlı sadık muhasebeci de dahil karakterlerin birkaç kişinin özleştirilmiş haliolduğunu, savaş boyunca Almanya’ya silah üretildiğini, Schindler’in sefalet içinde öldüğünü görmeyi de umamazdık sanırım. Bir de Schindler’in fabrikayı zorla batırılmış yahudilerden fırsatçılığı sayesinde aldığını da göremedik. Amerikan gişesi bu sonuçta.
başarılarınızın devamı dileriz