Bir terör gecesinden daha bildiriyorum. Bombalar patlıyor ve insanlık ölüyor. Ben de evden ahkam kesiyorum. Dışarıdan oyun oynayan çocukların sesi geliyor. Belli ki terörden habersizler. Henüz hayatın kurallarını tanımıyorlar. Tek dertleri oyunun kuralları. Belki birazdan bir bomba patlar ve terörü de öğrenirler. Politikanın acımasız kurallarına atılırlar, politik oyunlara malzeme olurlar. Büyüklerin yaptığı gibi, ölüme ve teröre alışırlar.
Masum çocuk oyunları bile terörün hedefi olabilir. Hiç belli olmaz, bugünlerde ölüm her yerde. Her yer ve herkes risk altında. Sıradan insana yapılan saldırı hepimizin ölebileceğini kanıtladı. Ama hiç de hedefmiş gibi davranmıyoruz. Ucu bize dokunmayacak sanıyoruz, ama yanılıyoruz. Endişelenmiyoruz, ama endişelenmemiz gerekiyor. Dokunmuyor sansak da bu işin ucu bize çok fena şekilde dokunuyor.
80 milyonda beni mi bulacak diyoruz, ancak bir gün hepimizi bulacak. Kimseye zarar vermiyorum, bana bir şey olmaz demeyin. Masumiyet teröre karşı bir bahane değil. Üstelik ülke olarak pek de masum değiliz. Çoğu toplumun kısa sürede kazandığı bilinci yüzyıllardır kazanamadık. Merak etmedik, düşünmedik. Olayları sorgulamadık, empati yapmadık. Bir olamadık, tam bir toplum olamadık.
Ülkenin bu halde olmasını artık kaldıramıyorum. İnsanların bombaları iki gün konuşup sonra unutmasını kaldıramıyorum. Sürekli konuşulmaz tabi, ancak hedef olduğumuz bir saldırıda buna yönelik bir fikir geliştirmiyorsak, çözüme dair en ufak bir düşüncemiz yoksa bombalar sürüp gidecektir. Ölmeyi kabullenmiş bir toplumda yaşıyoruz. Saldırılara alıştık.
Son bir yılda on yedi kere terör saldırısı olmuş. Ancak olmamış gibi davranıyoruz. Devlet büyükleri rahatlarını bozmuyorlar. Yetkililer gerçekten üzülmüyorlar. Suçluluk duymuyorlar ki sorumluluk almıyorlar. Bir kişi de hata yaptığını söylemiyor. Bu tavır terörü davet ediyor. Bu davranışlarla teröre zemin hazırlıyoruz. Böyle bir durumda masum kalamıyoruz.
Ülkenin vitrini kitle iletişim araçlarıdır. Buradaki gelişmelere bakarak toplum hakkında bilgi edinebiliriz. Türkiye’de böyle bir işe girişince masum olmadığımızı görüyoruz. Son derece üzücü bir olay oluyor ve önce dünya ülkelerinin bununla ilgili yorumları ele alınıyor. “Dünya saldırıyı nasıl gördü” başlığı daha saldırının ne olduğunu anlamadan manşettedir. Üzüntümüzü yaşamaya imkan verilmemekte, uluslararası ezikliğimiz açığa çıkmaktadır.
Ülkenin en çok okunan haber sitesi saldırının üzerinden bir gün geçtikten sonra manşeti değiştiriyor. Yeni manşet “Terör Fenerbahçe’nin transferini engelledi.” Bir futbolcu korkmuş da gelmeye çekiniyormuş. Acaba o an derdimiz o muydu? Keşke her şey olsaydı da Fener’in transferleri zarar görmeseydi.
Ertesi gün manşette baldırı çıplak sarışın bir genç kız. Elinde çiçek tutuyor. Haberin terörle ilgili olması acaba bir mazeret mi yoksa daha büyük bir rezalet mi? Rus kızlar Türkler öldü diye üzülmüş. Plaj kıyafetiyle taziyeye gelmişler. Haber yapacak kaynak yoksa insanların üzüntülerini kullanmayalım. En azından bu kadar şerefli olabileceğimizi sanıyorum.
Zaten Türkçe basını ibret olsun diye okuyorum. Bu ülkede popüler basının iğrençliği katlanılacak gibi değil. Yalnız medyaya suç atarken suçlunun insan olduğunu, bizim insanımız olduğunu unutmayalım. Pek masum değiliz. Bu kadar kötü, bu kadar cahil olmamız masumiyeti bertaraf ediyor. Bilgi çağında böyle şeyler yapmamız terörün sorumlusunu içimizde aramamızı gerektiriyor. Toplumun terördeki sorumluluğunu tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor.
Beni tanımadan öldürmeye çalışmıştı. Tanışsak belki öldürmezdi, ama tanışamamıştık.