Terör örgütlerinin amaçları değişse de hepsi aynı kaynaktan besleniyor. Bölgemizdeki insanların cehaleti terörün en büyük kaynağı olarak göze çarpıyor. Örgütler insanların bilgisizliğinden ve edilgenliğinden faydalanıyor. Düşünün ki İslam devleti diye bir örgüt kuruluyor ve sadece İslam’a zarar veriyor. Sıkıntılarla boğuşan bölgesini yakıp yıkıyor. Düşünün ki bir ülkenin en muhafazakar kesimi emperyalizme hizmet eden ateist bir örgüte hizmet ediyor. Örgütler insanları hayat görüşlerinin tam zıddına yönlendiriyor. İnsanlar kendi zararlarına gönüllü çalışıyorlar.
Terörün dış kaynaklarını haberleri izleyen herkes fark edebilir. Bölgeyi karıştırmak isteyen sömürgeci güçler var. Enerji kaynakları olan güçsüz ülkeler kolonileştiriliyor. Sonra da doğal kaynakları olan ülkemize sıra geliyor. Gelişmiş devletler sömürme enerjisini coğrafyamızdan alıyor. Sömürü tarih boyunca mevcuttur. İlginç olan gelişmiş olduğunu iddia ederek barış getiren sömürüdür. Bu tutum çağımıza uymamaktadır. İç ve dış politikada sorun yaşamak istemeyen sömürgeciler terör gibi araçların arkasına gizlenerek bölgeyi denetlemektedirler. Kullanmak için İslamcı, komünist ya da milliyetçi birçok topluluk bulmaktadırlar. Bizim burada dikkat çekmemiz gereken nokta kullanmak isteyen güçler değil, kendini kullandıran cahillerdir.
İktidarlar her zaman sömürmek istemiştir. Onlara hizmet eden birileri bulundukça zalimin yolundan gidenler olmuştur. Bölgeyi karıştıran teröristlerin temelde yer alan bir de öz kaynağı var. İnsanların bilgisizliğinden faydalanıyorlar. Kendini aydınlatamayan insanları karanlıkta istedikleri yerlere çekiyorlar. Güçlü devletlerin örgütlerine karşı yalnızca cehalete çözüm bulunarak savaşılabilir. İnsanları aydınlatmadıkça kullanılmaya devam edileceklerdir.
Süper güçlerin kıskacındaki Ortadoğu ülkeleri yalnızca halklarını aydınlatarak çözüm bulabilir. Kendini aydınlatmaya başlayan, merak eden insan başkasının maşası olmaz. Toplum halinde yaşadığımızı fark eden kimse rastgele katliam yapmaz. En ufak aydınlığı taşıyan kimse tanımadığı insanları öldürecek kadar cani olamaz. Karşıdaki insanın kendisi olabileceğini fark eder. Karanlıktan aydınlığa doğru yürümeye başlayan insan merak eder. Bir kere başkasının aydınlığına mani olmanın hiçbir yarar getirmeyeceğini anlar. Her söylenene inanmayacağı gibi, her söylediği de kabul olsun istemez.
Terörist bilmediği için öldürür. Tanımadığı insanların aslında çok seveceği birer kişiliğe sahip olduğunu akıl edemez. Çok mutlu yaşantıları öldüreceğini fark edemez. Zaten yolda rastgele insan öldürmek ancak bir cehalet ürünü olabilir. Teröre cehaleti gidermekle çözüm bulunabilir. Cehaleti yok etmenin başlangıcı da yönetimde liyakate önem vermektir. Sonra da eğitim hamleleri gerekir ki bir ülkeyi kalkındırmanın en önemli adımlarıdır. Terörü bitirmenin cehaleti bitirmekten başka yolu yoktur. Bunun için de siyasete değil eğitime ihtiyaç vardır.
Yazınız çoğu yazınız gibi başarılı olmuş ve özellikle bu yazınızda kullandığınız benzetmeler tam yerinde olmuş. Nice yazılara.