Türkiye Avrupa Birliğine Girmeli mi?

tr-abİki ay önce elli milyon kişinin kimlik ve adres bilgileri korsanlar tarafından internette yayımlandı. Devletimiz özel bilgilerimizi çaldırmıştı. Siyasetçiler bu durumu hiçbir sorun yokmuş gibi olağan karşıladılar. Vatandaşa alınması gereken önlemlerden bahsettiler, ama büyük bir devletten beklenmeyecek bir ihmale imza attılar. İnsanlar beceriksiz olabilir, ama bunu kabul etmelidirler. Ders almayınca aynı hataları tekrar etmektedirler. Siyasetçiler hata yaptıklarını kabul etmediği için bu ülkede çok rezalet olmuştur ve olacaktır.

Kişisel bilgilerin gizliliği Avrupa Birliği standartlarından biriydi. AB müktesabatına uysaydık bu sorunu yaşamayabilirdik. AB.nin dediklerini yapmadığımız için mağdur oluyoruz. Mesela çevre, beslenme, kişisel haklar, yargılama gibi konularda standartlara uymadığımız için sıkıntı yaşıyoruz. Tabi bu sıkıntılar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden ceza olarak tarafımıza yansıyor. Katılmak istediğimiz Avrupa’ya uysaydık belki bunları yaşamazdık.

Britanya’nın Avrupa Birliği’nden çıkmasını konuşurken AB. nin ne olduğunu vurgulamıştık. Avrupa Birliği parasal düzenin araçlarından biridir. İnsanları daha kolay yönlendirmek için kurulmuş bir düzenektir. Şeytani bir kuruluştur ki kendisi de dahil kimseye faydası yoktur. Aynen finans kuruluşları gibi, kendinden haberi olmayan bir virüs şeklinde yaşam ortamını yok etmektedir. Tüm birlikler, uluslararası kuruluşlar ve şirketler benzer bir virüs yapılanmasına sahiptir. Aç gözlülükle şekillenen ve dizginlerini kimsenin tutamayacağı bir çılgınlığa dönüşmüşlerdir.

Bu kadar kötü bir oluşuma katılmalı mıyız? Aslında şeytanın parçası olmak istemeyiz, ancak Türkiye katılsın demeliyiz. Birliği içeriden çökertmek için falan değil, kendimiz için katılmalıyız. Vatandaşın özel bilgilerini saklamak gibi basit bir şeyi bile beceremiyorsak Avrupa yolunda olmalıyız. Kendi başımıza basit şeyleri bile beceremiyoruz. Beceremiyorsak AB ölçütleri bizi adam eder. Her siyasetçiyle değişen önceliklerimiz belki hizaya gelir.

Zaten bizi almayacaklar. Bu baştan bellidir. Avrupa Türklerin gölgesinde kurulmuştur. Avrupa tarihinin bir yarısı Türkler ve bazı ufak Avrupa ülkelerinden oluşmaktadır. Türkiye bir yana Avrupa bir yana iken kapısında sürünmemiz gariptir. Böyle bir üstünlükten sürünmeye gelmişsek hak ediyoruz demektir. Siyasi çıkarlarla şekillenen devlet erki bunu hak ediyor. Zaten giremeyeceğiz, ama yolunda olalım.

Kendi başımıza beceremeyeceğimiz şeyleri bize yaptırabilirler. Siyasetçiler yargıyı ve özgürlükleri hiçe saydığında bir denetim mekanizması olarak yer alabilirler. Ancak bunların tam tersi işlevi de göstereceklerdir. Daha önce söylediğimiz gibi, Avrupa Türklere rağmen oluşmuştur. Üstelik Müslüman çoğunluklu olmak yirmi birinci yüzyılda doğal bir düşmanlık da eklenmektedir. Keşke siyasetçilerimiz biraz hakkaniyetli olsaydı da şeytana muhtaç kalmasaydık.

Ayrıca Bakınız

2 Comments

  1. Mehmet Bozdogan 29 Haziran 2016

Leave a Reply