Türkiye nerelidir? sorusunun kolay bir yanıtı yoktur. Kolay yoldan yanıt isteyenler tüm dünyanın batılı olduğunu düşünebilirler. Batılılaşma dünyadaki tüm tarafları kendinde eritmiş ve dünyanın bir tarafa çekmesini sağlamıştır. En uç örnekler bile batılı olma hevesiyle kimliklerini göz ardı etmişlerdir. Modernleşmek, batılı ülkelerin düzeyine ulaşmak ve gelişmek için ülkeler kendilerini geride bırakmıştır. Batı iyi bir şey midir bilinmez, ancak batılılaşma toplumlar üzerinde iyi sonuçlara yol açmamıştır. Küreselleşmenin ve tüketimin kültürleşmesinin zararları bir yana; toplum olmanın getirdiği özgünlük de yok olmuştur. Batılılaşmış bir ülke, adından da anlayacağımız gibi kendisi değildir.
Komünizm ile yönetilen Çin’in kapitalizmin üretim alanı olması ilginç bir tezattır. Müslüman Arap ülkelerindeki zenginlerin İslami yaşam tarzına aksi davranışları da ilginçtir. Kutsal topraklardaki şeyhler paraları Amerikan fonlarında değerlendirirken Müslümanlar dünyanın her yerinde acı çekmektedir. Bu örnekler çoktur ve çeşitlidir. Hırslardan sıyrılma inancıyla yaşayan Hintlilerin kapitalizme ayak uydurması, Sosyalist Rusya’nın bir oligarşiye dönüşmesi ve padişahtan başka kapital kabul etmeyen Osmanlı’nın batının bir limited şirketi olması da batılılaşmaya örnektir.
Türkiye de diğer tüm ülkeler gibi batılı görünmektedir. Ne var ki batının orijini olan Hristiyan topluluk kendi adları altında diğer ülkeleri istememektedir. Diğer ülkeler bu konumda taklitçi haline gelmektedir. Yozlaşma kendinden başka bir şeymiş gibi davranmaktır. Yani kendin olamamaktır. Kendimizi bırakıp başkası olmak istiyoruz, ancak girmek istediğimiz topluluk bizi kabul etmiyor. Aslında bu bir seçenek de değil, dünya yozlaştı ve batılı olacağı inancıyla kendini geride bıraktı. Bunun bazı sonuçları var.
Türkiye görünüşte batılı, ancak özünde diğer dünya devletleri gibi yozlaşmış bir kültürdür. Batı adıyla kendi işlevini yerine getiren topluluk bize gerek olmadığını göstermektedir. Yani dünyanın batılılaşmış ülkelere ihtiyacı yok. Ne var ki tüm dünya batılılaşmış, yoz batı halini almıştır. Sonuç bellidir: çağdaş politik olayları da göz önüne aldığımızda yoz halini devam ettiren toplumlar yok olacaktır. Dünyanın batıya bir antitez oluşturacak toplumlara ihtiyacı vardır.
Doğuyu öldüreli çok oldu. Artık dünyanın tek tarafında çırpınıyoruz. O tek taraf da bize ait değil. Yeri dar geldiğinde batı bizi atacak ve yok olacağız. Gündemi bu açıdan takip edersek geleceğe yönelik bir projeksiyon oluşturabiliriz. Biz küçük batılılar büyük batıya yem olurken hala batılılaşma derdindeyiz. Aşırı tüketim ile motive olan bu yaşam tarzını yerleştirmeye çabalamaktayız. Batılılaşma serüveninin iki yüz yıllık serüveninde şunu anlayamamaktayız: Batılı olmak için kendimiz olmamamız gerekir. Bu basit bir dil muhasebesiyle de ortaya çıkar. Batılılaşmak ya onların olmaktır ya da olanaksızdır.