Hepimiz birini kaybetmek veya finansal bir krize girmek, hatta pratik değil felsefi bir problem olan varoluşsal bir krize girmek gibi zor durumlara düşeriz. Bunların üstesinden kim olduğumuza dair incelikli ve ulaşılabilir anlayışla gelebiliriz. “Ben” kim “biz” kim ve “her şey” kim? Bunun üzerine meditasyon yaparsak, bütün dertlerimizden kurtulabiliriz.
“Ego ortadan kalksaydı, daha doğrusu yararlı bir kurgu olarak görülseydi, artık özne ve nesne, deneyimleyen ve deneyim ikiliği olmazdı. Ne onu kontrol eden aktif bir özne ne de bundan muzdarip olan pasif bir özne duygusu olmaksızın, sürekli, kendi kendine hareket eden bir deneyim akışı olacaktır. Düşünen, bir dizi düşünceden, hisseden de duygulardan başka bir şey olmayacaktır.”
Alan W. Watts, Doğa, Erkek ve Kadın
Sen sadece sen değilsin, her zaman sen artı başka bir şeysin. “Ben” dediğiniz şey, gerçekte kim olduğunuzun küçücük bir parçasıdır. Aslında, ayrılık illüzyonunun üstesinden geldikten sonra “ben” algısı sanrılı görünür.
Sorunlarımızı iki kapsamda çözüyoruz. Birincisi parça parça ayırarak, ikincisi sentez yoluyla büyük resmin tamamını görmektir. Bu iki kapsam bilime iki anahtar kelime, analiz ve teori ile yansır. Analiz, parçalara ayırdığını ve dünyada ne olduğunu objektif olarak görmeye çalıştığınız zamandır. Teori, zihninizde bütün bir yapı oluşturmanız ve bütünsel bir anlam üretmeye çalışmanızdır. Teori olmadan analiz yapamayacağınız için bu ikisi bir araya gelir ve bunun tersi de geçerlidir.
Tıpkı bilimsel analiz-teori paradoksu gibi, insanların da günlük hayatta parçalama ve sentez yapma alışkanlıkları vardır. Örneğin bir arabanın içinde binlerce parça olduğunu biliyoruz ama onu tek bir araba olarak adlandırırız, ona bir kimlik ve hatta özel isim veririz. Hayatın bir organizma olduğunu da açıkça biliyoruz, ancak onun organ benzeri parçaları olduğumuzu kabul edemiyoruz. Dünya gezegeni astronomi konularında bütüncül bir öznedir, ancak psikoloji konularında bize yabancıymış davranırız. Belki de bu gezegende kendimizi belli etmek için bir şekil-zemin ilişkisine, bir referans noktasına, bir karşıtlığa ihtiyacımız olduğundan olabilir. Ancak bu ego oyununa çok sık düşüyoruz ve arka planın, karşıtlığın bizi ima ettiğini, çevrenin de biziz, varlığımızı ona borçlu olduğumuzu unutuyoruz.
Bu dünyaya sen gelmedin, hiç kimse gelmedi. Ailen, toplum, toplum, doğa, gezegen ve tüm evren tarafından getirildin. Belli bir şekilde düşmek için eğitildin, kendini eğitmedin, belli anlamlar için kelimeler yaratmadın. Kullanıcı bile değilsin, kültür tarafından en azından anlamlar aracılığıyla kullanılıyorsun. “Sen”e katkın nedir? Milyarlarca yıllık evrim ve tüm kozmos ne varsa katkıda bulundu. Sen ise sadece birkaç adım attın.
Yine de bir bitiş noktası, inşa edilecek bir avatar olarak sen varsın. Bu denemede yaptığımız şey, yerleşik egoist, ayrı ego inancını kontrastlamaktır. Çukura doğru çok fazla dalgalandı şimdi onu dalganın tepesine çekiyoruz. ” Senin aldığın şekilde egon yok” diyerek ipi karşı tarafa çekmeliyiz. Kısacası egonuz demek istediğiniz şey değildir. “Seninki yok ama ego diye bir yapı var ve işlevsel.”
Her ne yaşadıysanız, atalarınızın, çevrenizin ve kendi küçük katkılarınızın sayesindedir. Münferit bireysel problemleriniz sizden kaynaklanıyor olabilir, ancak bunlar bile sosyal, biyolojik ve kozmik temeller üzerine kurulmuştur. Sorunlar, zaman içinde kurulan ardışık temellere dayanmaktadır. Birey sorumlulukta yalnız değildir. Özellikle aşırı sosyal olan ve başarı ya da başarısızlıkta başkalarına bağımlı olan insanlar.
Buradaki anahtar anlayış, ayrılık yanılsamasıdır ve çok fazla analiz, bu her şeyin bir organizma olduğunu görmenizi engelleyecektir. Yine de söylemeli; hücre bölünmenizin, organlarınızın ve vücudunuzdaki atomların işleyişinin farkında olmadığınız için; her şey dediğimiz bu organizma benzeri yapı sizin gibi küçücük hiçbir şeyin farkında değil.
Yaptığın her şeyin bir parçası olduğunun bilincinde olmak, zor zamanların üstesinden gelmende sana yardımcı olabilir. Birini kaybetmek, incinmek, varoluş karşısında kala kalmak; sadece sen olmadığını unutma; her iki anlamda da. Birincisi, bunun üstesinden gelen tek kişi sen değilsin ve ikincisi, sana ne isim vermişlerse, sen sadece o değilsin. Seninle başlamadı, seninle bitmeyecek, fazla ciddiye alma.
Ataların bu şekilde evrimleştiyse, nefes almadan nasıl yapabilirsin? Evet, bazı hayvanların yaptığı gibi deriden nefes alamazsın ama nefesini kontrol edebilirsin. Ne var ki kontrol etmeye çalışırsan acı çekersin, bırakmalısın, çünkü sadece sen değil sayısız nesiller sende söz sahibi.