far abi

Far Abi

Felsefi Komedi dizisinin altıncı yazısıdır.

far abi940 yılında Türk göçebeler arasında bir tartışma çıkmıştır. Kimse ortak bir uzlaşı oluşturacak kadar bilgin değildir. Bazı sorulara yanıt verilmelidir, ancak “oba” soru sorma yeri değildir. Soru sormak için şehre gidilmelidir. Şehirlilere de pek güven olmaz, ama neyse ki tanıdık biri vardır. Bilse bilse Far Abi bilir, o yardımcı olur diyerek Bağdat yolu tutulur.

Farabi(870−951) Kazakistan’ın Farab şehrinden olduğu için ismi Farablı anlamında Farabi olmuştur. Ancak Türk göçebeler onun Türkçe abi kelimesini kullandığını sanmaktadır. Yol boyunca tartışma sürmektedir ve Far Abi’ye ulaşana kadar birbirlerini öldürmemeye söz vermişlerdir.  Bağdat’a perişan halde ulaşmışlardır.  Ufukta görünür görünmez minarelerden Arapça “kızlarınızı kilitleyin Türkler geliyor” diye sela okunmaya başlar.

-Bize neden böyle davranıldığını anlamıyorum.

– Her şey Tengri’den kardeşim. Bunlar hep işaret, bizi sevk etmektir maksat.

-Daha nereye sevk olacağız, dünyanın sonuna geldik!

-Bu ötekileştirme hiç hoş değil yalnız. (Minareye bakarak) Tip tahlili yapmak da yeni moda.

Halk onlara nefretle bakmaktadır. Mahzun, ama gururlu yürüyüşleri sürmektedir.

-Potansiyel damızlık muamelesi görmemiz ilginç. Bunlar hep dış mihrakların işi.

-Dış güçlerin uydurması işte. Çoğalmamızı istemiyorlar. Şu abiyi bir bulsak, derdimizin dermanı onda.

-Sora sora Bağdat bulunur derler. Bağdat’ı bulduk, şimdi sıra abiyi bulmada. Hesabıma göre şehrin iyi taraflarında yaşıyor. Zira kendisi önemli bir insan.

– Yanlış hesap Bağdat’tan dönmesin de.

(Sağa sola sormaya başlarlar. Arapça bilmediklerinden laf anlatamazlar.)

-Abi neredesin ya, o kadar yol geldik.

-İyi düşün, bu abi Türkse ne yapıyor olabilir.

Meyhaneye giderler. Çalgılı eğlence yerinde hafif müzik eşliğinde Far Abi diye müşterilere sormaya başlarlar. Sahnede ud çalan kişiyi gösterirler.

-Far Abi bulduk seni!

Farabi: Anlamamazlıktan gelerek –nemifehm(Farsça)

-Far Abi sen misin, biz Türk’üz. Soru sormaya geldik.

Farabi (Gel anlamında bir işaret yaparak arkaya doğru gider) Göçebeler sevinir.

-:Biliyordum, bulacağımızı biliyordum!

-Abi neden kendini gizliyorsun, Türkçe konuşsana!

Farabi: Kendimi Fars olarak tanıttım. Kusursuz görünürsen seni sevmezler. Arada bir de topallıyorum. Türk olduğumu söylesem bırak filozof olmayı, kapıcı olamam.

Bu sırada göçebelerin dilini konuştuğu görülünce “yabancı dilim iyidir” diye açıklama yapar.

Ahali Farabi’nin böyle tanıdıkları olmasına çok şaşırır. Neyse ki Farabi’nin gençlere yardım etmeyi sevdiğini, hele ki bütün Bağdatlı kızların kısmetini açtığını herkes bilmektedir.

Göçebeler “Far Abi, sizin işiniz de zor be abi” diye lafa girerler. “Senin için çakma Aristo diyorlar abi. Fenomenolojik ve ampirik bir anlayışı değil de ilahi metafizik söylemi seçmenizin sebebi sisteminizde oluşan gedikleri fizik ötesine atfederek sorulardan kaçınmakmış.” Öbür göçebe “ne diyorsun oğlum” deyince bizimki cevabı yapıştırır. “terim kullanıyorum ki cahil sanmasın.”

Sohbet ilerledikçe Farabi’nin Türklüğü detaylanır. Bir ara güreşe bile tutuşurlar. Farabi kündeyi yaparken Medeni Şehir fikri aklına gelir. Bu eserde metafizik, psikolojik ve politik anlayışını anlatmıştır. Bu üçünü devlette birleştirmiş ve üçün birini felsefe alemine kazandırmıştır. Çocuklara felsefe anlatmaya başlar. “Devlet düşüncem başta ilahi bir kişinin olmasıdır. Peygamber gibi şehri yönetmelidir. Varlık hiyerarşisi çok önemlidir. Ahlaklı bir toplum için peygamber gibi bir reis olmalıdır.”

Şöyle devam eder: “Hakikati felsefeden öğreniyoruz, din sadece sembolik temsiller veriyor. Ama ben Türk’üm felsefeyi bile Allah ile yaparım. Siyasal İslam’ı icat eden de benim arkadaşım zaten.” Falan filan anlatırken göçebelerden biri neden burada olduklarını hatırlar. “abi, Far Abi, biz buraya bir şey danışmak için geldik”

Obada cevap bulamadıkları bir soruya çok kafa yormuş, ardından bir Türk alim olarak Farabi’yi sormak istemişlerdir. Göçerlerden biri söz alır. “ Abi tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan?”

-Yahu sırası mı şimdi felsefenin,  ben olmuşum felsefe. Etleri çevir yanmasın.

Ayrıca Bakınız

Leave a Reply